Türkçe | Kurdî    yazarlar
ABD'nin raporu: Türkiye'de sandık var eşit rekabet yok

2025-08-18

Pelin Ünker

ABD'nin İnsan Hakları Raporu'nun Türkiye bölümünde seçimlerde rekabetin eşit olmadığı vurgulandı. Siyasi ve uzun tutukluluklar, basın özgürlüğü ve sansürde raporda eleştiriliyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından dün açıklanan 2024 İnsan Hakları Raporu'nda Türkiye'ye 34 sayfa ayrıldı.

Raporda Türkiye, seçim süreçlerinde eşit olmayan rekabet koşulları, ifade ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, yargısız infaz ve işkence iddiaları, siyasi ve uzun tutukluluk, işçi ve çocuk hakları ihlalleri, sığınmacı politikaları ile sınır aşan baskı uygulamaları gibi başlıklarda eleştiriliyor.

Rapora göre, yerel seçimlerde yurttaşlar gerçek siyasi alternatifler arasında oy verdi; ancak medya dengesizliği, sansür ve örgütlenme/ifade özgürlüğü alanındaki kısıtlamalar siyasal rekabeti zedeledi. Buna karşın muhalefetin bazı belediye başkanlıkları ve parlamento koltuklarını kazandığı belirtildi.

Güvenlik bağlamı ve yargısız infaz iddiaları

Belge, yıl boyunca hükümetin veya ajanlarının keyfi ya da yargısız infazlar gerçekleştirdiğine dair bildirimler olduğunu aktarıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) Mart 2023'te Suriye sınırında sekiz Suriyelinin ağır şiddete maruz bırakıldığı, bir çocuk ve bir erkeğin öldüğü iddialarına yer verilen raporda; üç sınır görevlisinin tutuklu yargılanırken üçünün adli kontrolle serbest bırakıldığına işaret ediliyor. Türkiye içinde ve Suriye–Irak sahasında PKK'ya yönelik operasyonlar sürerken araçlı bombalar ve el yapımı patlayıcıların sivil can kayıplarına yol açtığına dikkat çekiliyor.

Rapor, 20 Aralık'ta Suriye'nin kuzeyinde basın işaretli bir araca yönelik şüpheli Türk SİHA saldırısında iki gazetecinin hayatını kaybettiğini kayda geçiriyor.

Basın özgürlüğü ve sansür

Rapora göre Türkiye'de Anayasa, ifade ve basın özgürlüğünü tanısa da ceza kanunundaki geniş hükümler ve "yanlış bilgi yayma" suçu, gazeteciler ve yurttaşlar üzerinde caydırıcı etki yarattı.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) erişim engelleme yetkileri kapsamında 953 bini aşkın alan adı, yaklaşık 260 bin URL ve X'te 67 bini aşkın içeriğin engellendiği vurgulanan raporda Açık Radyo'nun yayınının durdurulmasına da yer verildi.

"RTÜK, bir programda "Ermeni soykırımı" ifadesi kullanıldığı gerekçesiyle Açık Radyo'nun lisansını iptal etti ve yayın durdu" denilen raporda, İzmir'de Dilruba isimli yurttaşın, sokak röportajında hükümetin dokuz günlük Instagram yasağını eleştirmesinin ardından "cumhurbaşkanına hakaret" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamalarıyla tutuklanmasına da dikkat çekildi.

Rapora göre yılın ilk yarısında 76 basın/medya özgürlüğü ihlali kayda geçti; gözaltı, tutuklama ve hapis kararları dikkat çekti.

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği'ne göre 1 Eylül 2023 ile 20 Temmuz 2024 arasında  366 gazetecinin yargılandığı ifade edilen raporda,  politikacılar, avukatlar, akademisyenler ve sanatçıların da görüşlerini ifade ettikleri için sık sık mahkemeye çıkarıldığı belirtildi.

Belgede öne çıkan başlıklardan biri de uzatılmış tutukluluğun özellikle siyasi davalarda sürmesi oldu.

Adalet Bakanlığının istatistiklerine göre Eylül itibarıyla, tutuklu yargılanan 52 bin 66 kişi olduğu, bunun toplam cezaevi nüfusunun yaklaşık yüzde 15'ine denk geldiği belirtilen raporda siyasi uzun tutukluluk konusunda Gültan Kışanak örneğine yer verildi.

"Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 'tutukluluk için yeterli gerekçe yok' ve 'adil yargılanma hakkı ihlali' tespitlerine rağmen azami yedi yıllık süreyi doldurana dek içeride kaldı; 16 Mayıs'ta 'cezasını çekmiş sayılarak' tahliye edildi."

İşkence ve kötü muamele iddiaları

Raporda, anayasal yasaklara rağmen polis, cezaevi, askeri ve istihbarat birimlerine dair işkence/kötü muamele iddialarının arttığı aktarıldı.

BM İşkenceye Karşı Komite'nin terörle mücadele bağlamında artan şikayetlere dikkat çektiği ifade edilen raporda, Gülen hareketi ve PKK ile ilişkilendirilen kişilere yönelik ağır tehditler ve fiziksel şiddet iddiaları yer aldı.

Çocuk hakları: İş kazaları ve erken evlilikler

Raporda çocukların maruz kaldığı hak ihlalleri, çocuk işçilik, çocuk askerler ve çocuk evlilikleri başlıkları altında inceleniyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine yer veren raporda Eylül 2023–Ağustos döneminde 66 çocuk işçinin yaşamını yitirdiği; ölümler en çok tarım, ardından sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinde görüldüğü belirtildi.

Çocuk askerler başlığı altında ise Nisan 2023'ten Mart 2024'e kadar olan dönemde Türkiye'nin, çocuk askerleri silah altına alan veya kullanan silahlı grupları desteklediğinin tespit edildiği ifade edildi.

Türkiye'de evlilik için yasal yaşın 18 olduğu, ancak ebeveyn izniyle 17 yaşında ve mahkeme onayıyla 16 yaşında evlenilebildiğine dikkat çekilen raporda, Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli'nin yargılandığı H.K.G. davasına yer verildi:

"Kadir İstekli, 2004'te 6 yaşındaki bir çocukla 'dini nikah' bağlamlı cinsel istismar ve seri saldırı suçlarından 36 yıl hapse mahkum edildi; babasına (Yusuf Ziya Gümüşel) 18 yıl 9 ay verildi."

İşçi hakları: Sendikal engeller ve iş güvenliği

Rapora göre Türkiye'de yasalar sendikal hakları tanıyor olsa da yetki barajları, grev sınırlamaları ve idari prosedürler örgütlenmeyi zorlaştırıyor.

Raporda bu başlık altında Özak Tekstil'de işten çıkarılan 400 işçi örnek olarak verildi.

"Levi Strauss and Company için kot pantolon üreten Şanlıurfa'daki Özak Tekstil, sendikanın toplu pazarlık yapmak ve grev organize etmek için yeterli üyeye sahip olmadığını iddia etti. Levi's, toplu işten çıkarmaların tedarikçi davranış kurallarını ihlal ettiğini kabul etti ve Özak Tekstil'e işçileri geri işe alması talimatını verdiği bildirildi. Ancak Özak Tekstil işten çıkarılan işçilerin tümünü işe iade etmedi."

Raporun yer verdiği bilgilere göre Türkiye'de 16,8 milyon çalışanın 2,5 milyonu sendika üyesi. Geçen yılın ilk 6 ayında en az 878 işyeri ölümü kayda geçti. Sendikasız alanlarda fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi yaygın; denetimler çoğunlukla şikayet sonrası, cezalar ise seyrek uygulanıyor.

Sığınmacılar ve geri gönderme süreçleri

Türkiye'de 3,3 milyon sığınmacı (3,1 milyonu Suriyeli) bulunduğuna dikkat çeken rapor, kayıt işlemlerine erişimdeki zorluklar, sınır dışı ve polis operasyonlarındaki artış ile geri gönderme merkezlerinde kötü muamele iddialarını da not ediyor.

"Ocak–Ağustos döneminde 146 binden fazla düzensiz göçmen yakalandı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) bazı merkezlere erişse de STK ve baroların erişiminde kısıtlamalar iddia ediliyor."

Raporda antisemitizme dönük endişeler de ayrı bir başlık altında incelendi.

Türkiye'de 12-16 bin Yahudi'nin yaşadığının tahmin edildiğine işaret edilen raporda, Ekim 2023'teki Hamas saldırısının ardından yükselen antisemitik retoriğin yıl boyunca basın ve sosyal medyada sürdüğü, Yahudi vatandaşların güvenlik endişelerini dile getirdiği ve topluluğun bir kısmının göç veya ikinci vatandaşlık arayışını sürdürdüğü belirtiliyor.

Sınır aşan baskı: INTERPOL ve iade tartışmaları

Belgede, hükümetin Gülen hareketi şüphelilerine yönelik küresel yakalama girişimleri yürüttüğünü; bazı durumlarda INTERPOL kırmızı bültenleri ve kayıp/çalıntı pasaport veritabanının muhalifleri hedeflemek için kullanıldığı iddiaları da aktarıldı.

"Kenya, talep üzerine dört kayıtlı Türk mülteciyi iade ettiğini doğruladı. Orta Asya ülkeleriyle işbirliği kapsamında hak savunucuları ve aktivistlerin Türkiye'de sığınma aramasının engellendiği; yurt dışında pasaport yenilememe gibi uygulamalarla hareketliliğin kısıtlandığı belirtiliyor."

2023 raporunda da benzer ihlaller öne çıkmıştı

ABD Dışişleri Bakanlığının 2023 raporunda da Türkiye'deki benzer hak ihlallerine dikkat çekilmişti.

2023 raporunda da yer alan seçim süreçlerinin teknik olarak işlerken ifade/örgütlenme alanındaki kısıtlamalar nedeniyle eşit rekabet koşullarının oluşmadığı tespiti, Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından tepkiyle karşılanmıştı.

2023 raporunda Mayıs genel/başkanlık seçimleri öncesi özgürlük alanlarına getirilen kısıtlamalar seçim rekabetini etkileyen ana unsur olarak not edilirken 2024 raporu Mart yerel seçimlerinde de medya önyargısı ve kısıtlamaların siyasi yarışa haksız avantaj sağladığını yineliyor.

Basın ve internet özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, gazetecilere yönelik yargı süreçleri, keyfi tutuklama/gözaltı iddiaları ve yargı bağımsızlığına ilişkin kaygılar da iki yılın ortak ana başlıkları arasında. Sınır ötesi baskı iddiaları da 2024'te yerini korudu.

DW

DÜNYA