7/8/2024
Aydoğan İnal
Sinem Gökçen, daha çocuk yaşta politik nedenlerden dolayı ailesi ile birlikte doğduğu topraklardan kaçıp, dilini, kültürünü ve coğrafyasını dahi bilmediği bir ülkeye yani İsviçre’ye yerleşmek zorunda kalan on binlerce Kürt’ten sadece biri. Bir göçmen olarak başladığı hayat mücadelesinde bazen bir hukukçu, bazen siyasi bir aktivist ve en önemlisi de Kürt kadını bir mücadele insanı olarak çıkıyor karşımıza. Hayatı mücadele ve başarı ile nakşedilen Sinem Gökçen SP içerisindeki başarılarına bir yenisini daha ekledi kısa bir süre önce. SP Göçmenler kolu başkanlığına seçilen Sinem Gökçen ile yapmış olduğumuz samimi ve bir o kadar da açık sözlülüğü ön planda tutan sohbeti okuyucularımızın ilgisine sunuyorum.
Aydoğan İnal: Klasik bir soru ile başlarsak röportajımıza kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Yani diğer bir deyişle Sinem Gökçen kimdir?
Sinem Gökçen: Ben 1986 yılında Ankara'da doğdum. Üç yaşındayken ailemle birlikte siyasi nedenlerden dolayı İsviçre'ye yerleşmek zorunda kaldım. Politik bir ailede büyüdüm. Kürt sorunu, kaçış deneyimiz ve İsviçre'deki toplumsal ayrımcılık ailemin siyasi duyarlığını yükselti. Gençliğimde Kürt kadın hareketinin ve dünyanın dört bir yanındaki savaşların, kadınların ve çocukların çektiği acıların üzerimde güçlü bir politikleştirici etkisi oldu. Bu dünyadaki adaletsizliklere karşı mücadele etme dürtüsü hissettim. Bu yüzden bu dünyada bir fark yaratmak için çok erken yaşta hukuk okumaya karar verdim. Başarılarımın aksine Realschule’ye yerleştirildim. Diğerlerinden üç kat daha başarılı oldum ve Real’den hukuk alanında yüksek lisans derecesine kadar yükseldim. Bugün bir bölge mahkemesinde araştırmacı hâkime olarak çalışıyorum.
Aydoğan İnal: Nasıl bir aileden geliyorsunuz biraz ailenizden söz eder misiniz?
Sinem Gökçen: Duyarlı bir Kürt ailede büyüdüm. Altı kardeşten en büyüğüyüm. Ailem bana kendi değerlerini ve Kürt kültürünü verdi. Tutkulu yöresel halay çekiyorum. Motivasyonumu ve gücümü Kürt müziğinden ve mücadelesinden alıyorum. Zeki, ileri görüşlü ve mücadeleci bir kadın olan annem, gücü ve bilgisiyle beni şekillendirdi. Babam, ailesi için yaptığı fedakârlıklar, yorulmak bilmez mücadelesi, dengeli ve insancıl tavrıyla hayatımda bana çok şey kattı.
Böyle harika kız kardeşlere ve bir erkek kardeşe sahip olduğum için minnettarım. Kardeşlerim benden küçük olmalarına rağmen tüm kariyerim boyunca bana destek oldular. Benimle birlikte sınavlara çalıştılar. Stresli sınav zamanlarıma katlandılar ve kendimi kötü hissettiğimde veya sınav stresi altında olduğumda benimle ilgilendiler. Onlara çok şey borçluyum.
Aydoğan İnal: Birçok göçmenin hayal bile edemeyeceği bir iş kariyeriniz var. Bunu neye borçlusunuz?
Sinem Gökçen: İsviçre'de pek çok genç göçmen akademik eğitim yapmak istiyor çünkü bu onlara toplumda daha fazla tanınırlık ve saygınlık sağlıyor. İsviçre'de göçmenler hala toplumun 2. sınıfı olarak görülüyor. Benim de içimde böyle bir dürtü vardı. Bir yandan dünyayı değiştirmek ve Kürt kimliği için mücadele etmek istiyordum, diğer yandan da İsviçre'deki özellikle Kürt Kadınlarının sesi olmak istiyordum. Bunu ancak bu ülkede tanınırsam ve belli bir pozisyona gelirsem yapabileceğimi biliyordum. Bu beni motive etti ve hedefime ulaşmak için 3 kat daha fazla çalıştım.
Aydoğan İnal: Siyasete ilk olarak ne zaman ve nasıl başladınız?
Sinem Gökçen: Oğlum 2 yaşındayken, ben çocuğunu yalnız büyüten, tam zamanlı bir öğrenciydim. İsviçre gibi gelişmiş bir ülkede, zor bir başlangıç pozisyonunda olan bir kadının bağımsız bir hayat yaşaması zor olduğunu fark ettim. Bunun değişmesi gerekiyordu. SP'ye katıldım ve o zamandan beri siyasette aktifim
Aydoğan İnal: Kısaca bize İsviçre'deki siyaset sisteminden söz edebilir misiniz? İsviçre'de kaç parti var ve siyasi oluşumları nasıl oluyor?
Sinem Gökçen: İsviçre federalist bir sisteme sahiptir, bu nedenle İsviçre'deki parti yapısı çok çeşitlidir. Bazı partiler Federal, Kantonal ve Belediye düzeyinde faaliyet gösterirken, bazıları ise sadece bir düzeyde yer almaktadır. Tüm İsviçre siyasi partilerinin yer aldığı bir liste bulunmamaktadır. Sadece Federal mecliste temsil edilen partilerin bir listesi vardır. Aşağıdaki partiler İsviçre parlamentosunda (Federal Meclis) temsil edilmektedir:
FEDERAL DEMOKRATİK BİRLİK (EDU)
ENSEMBLE À GAUCHE
EVANGELISCHE VOLKSPARTEI DER SCHWEIZ EVP
FDP.LİBERALLER.
YEŞİLLER İSVİÇRE
YEŞIL LIBERALLER GLP
LEGA DEI TICINESI
Die Mitte
İSVİÇRE HALK PARTİSİ SVP
SOSYAL DEMOKRAT PARTİ SP
İSVİÇRE İŞÇİ PARTİSİ PDA
Daha önce de belirtildiğim gibi, İsviçre Federal, Kantonal ve Belediye düzeyinde federalist bir sisteme sahiptir. Bu da gücün Federal, Kantonal ve Komünal düzeyler arasında bölündüğü anlamına gelir. Her seviyenin kendi görevi vardır ve bağımsız hareket edebilir. Federalizm İsviçre'de 1848 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Birlik içinde çeşitliliği yaşamayı mümkün kılar. Dört ulusal dili ve büyük coğrafi farklılıkları olan İsviçre için federalizm, bir arada yaşamanın önemli bir ön koşuludur.
Aydoğan İnal: SP'yi seçmenizde ne tür etkenler belirleyici oldu sizde?
Sinem Gökçen: SP benimle aynı değerleri savunuyor. SP'nin yol gösterici ilkesi şudur: "Halkın gücü, zayıfların refahı ile ölçülür". Biz herkesin özgürce gelişebileceği bir toplumdan yanayız. Bununla birlikte, herhangi birinin boşluklardan düşmesini önleyen bir sosyal ağın olduğu bir toplum istiyoruz.
Sosyal Demokrat Parti açık, liberal ve ileri bir toplumdan yanadır. Yurt içinde ve yurt dışında sosyal ve ekolojik adaleti savunur. Bir Kürt kadını olarak, sadece İsviçre'de insan hakları, sosyal adalet ve demokrasi için değil, aynı zamanda ekolojik, sosyal ve demokratik bir dünya için de mücadele etmemiz benim için önemlidir.
Aydoğan İnal: SP'nin genelde göçmen politikaları özelde ise Kürt sorununa yönelik ne tür politikaları var?
Sinem Gökçen: Sosyal Demokrat Parti, DEM Parti'nin Türkiye'deki kardeş partisidir. SP, Kürdistan'ın 4 parçasında da Kürt halkıyla dayanışma göstermektedir. SP geçmişte çeşitli önergeler sunmuştur parlamentoya. SP şunları desteklemektedir:
İran, Türkiye, Irak ve Suriye devlet sınırları içindeki Kürt halkının demokratik siyasi ve kültürel taleplerini destekliyor. İran, Irak, Suriye ve Türkiye hükümetlerine Kürt nüfusa yönelik devlet baskısını ve ayrımcılığı durdurma çağrısında bulunuyor. SP federal meclis fraksiyonu insan hakları ihlallerinin yaşandığı bu ülkelerle ekonomik ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi için Federal Konsey'e düzenli olarak çağrıda bulunmaktadır.
Aydoğan İnal: Kısa bir süre önce SP'nin Göçmen Kolları başkanlığına seçildiniz. Öncelikle bize SP'nin Göçmenler kolu nedir ve ne tür çalışmalar yürütüyor söz eder misiniz? Ek olarak da böylesi bir göreve talip olmanızda düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Sinem Gökçen: Ana hedefimiz İsviçre'deki göçmen nüfusu tanıtmak. Göçmen nüfus bu ülkenin bir gerçeği, ancak hala çok az tanınıyorlar ve aynı fırsatlara sahip değiller. Toplumda ve siyasette yeterince desteklenmiyorlar. Örneğin, göçmenler bu ülkedeki önemli kurumlara seçilememekte ve siyasette yeterince temsil edilmemektedirler. Ayrıca, İsviçre pasaportu olmayan göçmenlerin bu ülkede ortak karar alma hakkı yoktur. Bu demokratik değildir ve değişmelidir.
Aydoğan İnal: Ezici bir farkla kazandığınız SP Göçmenler Kolu Başkanı olarak ne tür projeleriniz var ve bu projeleri nasıl hayata geçirmeyi planlıyorsunuz?
Sinem Gökçen: Orta ve uzun vadeli hedeflerimiz var. Ve bu hedefleri şu şekilde sıralayabiliriz;
- SP kanton ve ulusal komisyonları arasında iş birliğini güçlendirmek. Ayrıca göçmen topluluğu (kültürel ve siyasi dernekler) ve NGO’lar ile değişim ve ağ oluşturmayı teşvik etmek istiyoruz.
- SP göçmenlerinin parti içinde ve dışında görünürlüğünü arttırmak. SP'li göçmen kadınlar ne parti içinde ne de dışında genellikle tanınmıyor. Artık alanımızda uzman olarak tanınmamızın zamanı geldi. Yetenekli üyelerimiz desteklenmeyi ve seslerinin duyulmasını hak ediyor.
- SP Migrant:innen'in listelerde gerçekçi bir seçilme şansı olmalıdır. Göçmenleri teşvik etmek bizim için önemlidir.
Aydoğan İnal: Son olarak bir sonraki hedefiniz veya hedefleriniz nelerdir?
Sinem Gökçen: Siyasi alanda önümüzdeki yıllarda tamamen SP Migrant:innen'e konsantre olmayı ve mücadelemi ön saflarda ilk günkü sıcaklığı ile yürütmeyi hedefliyorum. Gücümüzü göstermenin zamanı geldi. İş alanında da bir insan hakları aktivisti olarak, bir kadın hakları savunucusu olarak ve bir göçmen olarak mahkemede aldığımız her kararda bu pencereden bakılmasını sağlamaya devam edeceğim ve diğer mahkeme üyelerini bilgim, tecrübelerim ve birikimim ile etkilemeye devam edeceğim.
- İnsanlığı utandıran görüntü!
- Cemşid Şarmehd'in idamına Berlin'den tepki: "Skandal"
- İsviçre Sosyaldemokrat Partisi SP Kürt Delegasyonu ile görüştü
- Sudan'da insanlar açlıktan ölme sınırında
- İnternette Özgürlük raporunda Türkiye 56'ncı sırada
- Avrupa'da adalete kişi başına 85 euro, Türkiye'de 15 euro
- Taliban canlıların fotoğraflarının yayınlanmasını yasaklıyor
- Dünyada 733 milyon insan açlık çekiyor
- Uyuşturucuda yeni dönem: ‘NarkoTürk’ armatörler
- BM: Gazze'de amansız bir trajedi yaşanıyor