Türkçe | Kurdî    yazarlar
Erbil-Bağdat Enerji Krizinde Yeni Perde

2025-06-04

ABD/İran Yol Haritasını Netleştiriyor  

Erbil ile Bağdat arasındaki kronik sorunlar derinleşmeye devam ederken, Tahran-Washington hattındaki gelişmeler Erbil-Bağdat hattını da etkiliyor. Dikkat çekici olansa ABD’nin bu sefer daha net bir politika izleyerek Erbil’den yana tavır alması.

MUHAMMET KURŞUN

Krizler ülkesi Irak’ta, Erbil ile Bağdat arasındaki asırlık kronik sorunlar derinleşmeye devam ediyor. Bir önceki yazıda işaret ettiğimiz üzere Tahran-Washington hattındaki gelişmeler Erbil-Bağdat hattını etkiliyor ve oradan olumlu bir sonucun çıkmaması buradaki anlaşmazlığın karakolluk/mahkemelik olmasına yol açıyor. Burada dikkat çekici olan ise ABD’nin bu sefer daha net bir politika izlemesi ve Erbil’den yana tavır alması.

Erbil ile Bağdat Enerji Kartını Statü Üzerinden Okuyor

Irak’ta tansiyonu yükseltme potansiyeli taşıyan anlaşmazlık konularının sayısı bir hayli fazla. Bunların başında da enerji kaynaklarının kontrolü yer alıyor.

Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) ile Irak arasında doğal gaz ve petrolün çıkarılması, işletilmesi, satılması ve paranın kimin hesabına yatacağı, ardından da bütçe payında nasıl hesaplanacağıyla ilgili anlaşmazlık kronikleşmiş temel sorunlardan. Öyle görülüyor ki krize dönüşen bu sorun, radikal bir değişim olmadığı ya da beklenmedik bir adım atılmadığı müddetçe çözümsüz kalacak. Tansiyon yükseldiğinde de kendisini daha güçlü konumda gören Bağdat, soluğu mahkemelerde alacak ve Erbil’i cezalandırma yoluna gidecek. Yani bu meselenin kriz üretme potansiyeli azalmayacak.

Bu durum, tarafların statülerine ve siyasi duruşlarına dair çizdikleri kırmızı çizgileri de gösteriyor.

Erbil, enerji kartını Bağdat’a kaptırması halinde federatif statüsünün kaybolacağı ve “federal sistem” ile yönetilen Irak’ın “merkezi bir yönetim” olarak karşılık bulacağı görüşünde. Bağdat ise bu konuyu egemenlik çerçevesinde ele alıyor ve Erbil’in “ekonomik bağımsızlığını” elde etmesi halinde siyasi ve askeri bağımsızlığın da kaçınılmaz olacağı endişesini taşıyor.

Washington-Tahran Hattının Erbil-Bağdat Anlaşmazlığına Etkisi

ABD ile İran arasındaki rekabetin ve gerginliğin Erbil-Bağdat ilişkilerine de yansıdığını ve Washington-Tahran hattındaki olumsuz havanın burayı doğrudan etkilediğini görüyoruz. Hatta Trump ile birlikte tırmanan Tahran-Washington gerginliğinin son krizi ortaya çıkardığını söylemek mümkündür.

ABD ile İran arasındaki gerginliğin Erbil ile Bağdat ilişkisine dair son süreçte yaşananlara baktığımızda tablo daha net görülecektir.

Trump göreve başlamadan Haşdi Şabi üzerinden Bağdat’a baskı yapıldı ve ABD’nin seçilmiş başkanı, bizzat Irak Başbakanı Sudani’ye mektup göndererek Şii milis grupları lağvetmesini istedi.

Trump, göreve başladıktan kısa bir süre sonra, yani 9 Mart’ta Irak’ın İran’dan aldığı doğal gaz ve elektrik için tanınan muafiyetlerin durdurulduğunu ve Bağdat’ın bundan sonra Tahran’dan alacağı doğal gaz ve elektriğin yaptırım kapsamında değerlendirileceğini bildirdi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü James Hewitt, Washington’ın İran yönetimine net bir mesaj verdiğini belirterek, “İran’ın nükleer silah edinme çabalarına son vermesi gerekiyor” dedi.

ABD hükümeti bu şekilde Bağdat yönetiminin İran’a olan enerji bağımlılığını sona erdirmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Bu karardan iki hafta önce, 26 Şubat’ta ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Irak Başbakanı Sudani ile telefonda görüştü ve yapılan açıklamada Irak’ın enerji bağımsızlığına kavuşması gerekliliği konusunda anlaşmaya varıldığı ve Irak-Türkiye petrol boru hattının yeniden açılması için “hızlıca çalışılmasında” mutabakat sağlandığı bildirildi. Ayrıca “İran’ın (bölgede) kötü niyetli etkisinin azaltılması”nın önemine değinildi.

ABD, Rubi-Sudani görüşmesiyle muafiyetlerin iptal edileceğini önceden Irak tarafına bildirmiş oldu.

Muafiyetlerin sonlandırılmasından bir gün sonra, 10 Mart’ta ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, Sudani ile yaptığı telefon görüşmesinde muafiyetin kaldırılmasının, İran’a yönelik “azami baskı politikası” ile bağlantılı olduğunu söyledi.

Waltz, bu durumun Irak’ın istikrarı üzerinde olası olumsuz etkilerinin önlenmesi için ikili koordinasyonun önemini dile getirdi ve alternatif çözümleri işaret etti. Waltz’ın vurgusu ABD’nin bu noktada izlediği siyasete dair de fikir vermektedir.

İran’ın bu karara tepkisi gecikmedi ve Dışişleri Bakanı Arakçi, “ABD yönetiminin masum Irak halkını, özellikle önümüzdeki sıcak aylara girerken, elektrik gibi temel hizmetlerden mahrum bırakarak hedef almaya karar vermesi son derece üzücüdür. Irak halkının yanındayız ve ABD’nin yasa dışı eylemlerini engellemek için Irak hükümetiyle işbirliği yapma taahhüdümüze bağlıyız” değerlendirmesinde bulundu. İran Petrol Bakanı Muhsin Paknejad da 14 Nisan’da Bağdat’ta Irak Petrol Bakanı Hayyan Abdulgani ile yeni anlaşmalar imzaladı.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ise 24 Mart’ta Washington’a gitti ve Bağdat yönetiminin bu kararla karşı karşıya kalacağı sıkıntıları ABD makamlarına iletti. Ancak ziyaretin sonuçsuz ve olumsuz geçtiğini sonraki gelişmelerden ve IKBY Başbakanı Mesrur Barzani’nin 17 Mayıs’ta başlayan ve bir haftadan fazla süren Washington ziyaretinden anlıyoruz.

ABD, IKB Doğal Gazını İran Doğalgazına Alternatif Görüyor

ABD’li yetkililer, Irak’ın enerji ihtiyacının karşılanması için Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki doğal gazı İran’dan alınan doğal gaza alternatif olarak görüyor ve Iraklı makamları da dikkatlerini buraya yoğunlaştırmaları için teşvik ediyor.

Mesrur Barzani’nin Washington ziyareti ve imzalanan 110 milyar dolarlık doğal gaz ve petrol anlaşmaları bu sürecin doğal bir parçası olarak görülmelidir. ABD’nin bu konudaki net tutumu da bu zaviyeden okunmalıdır. Zira geleneksel olarak Erbil ile Bağdat arasında dengeli bir politika yürütmesiyle bilinen ABD, IKB Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile Amerikan enerji şirketi HKN Energy ve Western Zagros arasında imzalanan enerji anlaşmalarında Erbil’den yana bir tutum izledi.

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, bu desteği “ABD’nin Irak Kürdistan Bölgesi ile yapılan anlaşmalara verdiği destek sadece ekonomik değil aynı zamanda bölgedeki müttefiklerimizi korumak için siyasi bir destektir” ifadeleriyle açıkladı. Dışişleri Bakanı Rubio ise şunları söyledi: “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani ile bir araya geldik, Amerika’nın Irak’ın ve bölgenin istikrarı için kritik öneme sahip güçlü ve dirençli bir Irak Kürdistan Bölgesi’ne desteğini teyit ettik. Irak’a yönelik politikalarımızın temelinde Kürtlerin sahip olduğu özerklik var. Bu özerklik aynı zamanda ekonomik olarak kalkınmalarına ve başarıya ulaşmalarına olanak sağlayan bir yaşam hattıdır.”

Iraklı yetkililerle ilgili olarak da, “Onlara ABD’nin o ülkede faaliyet gösteren şirketlere ve Kürtlerin özerkliğine saygı göstermesinin ilişkinin temelini oluşturduğunu anlattık” ifadelerini kullandı ve ABD’li enerji şirketleriyle imzalanan anlaşmayı “Irak’ın enerji bağımsızlığı açısından önemli bir adım” olarak nitelendirdi.

Erbil Trump Yönetimiyle Uyumlu, Bağdat ise Aksi İstikamette

IKBY, 2014’te Türkiye ile yaptığı enerji anlaşmasından sonra doğrudan petrol satmaya başlamasından bu yana ilk defa bu doğrultuda attığı adıma ABD desteği alıyor. Bu hem Erbil-Washington hem Erbil-Bağdat hem de Bağdat-Washington ilişkilerinin bundan sonraki seyrini etkileyecektir.

Bu durum da bize Erbil’in Trump’ın politika tarzını ve önceliklerini doğru okuduğunu gösteriyor. Son olarak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, 27 Mayıs’ta yaptığı açıklamada 110 milyar dolarlık enerji anlaşmalarına ABD yönetimi olarak desteklerinin tam olduğunu ve daha fazla Amerikan enerji şirketinin Irak’ta iş yapmasını beklediklerini yineledi.

Anlaşmaların mimarı Mesrur Barzani de “Trump’ın barış ve refah vizyonuna” atıfta bulunarak Washington’daki yeni yönetim ve politika tarzıyla uyumlu olduğu mesajını verdi. IKB’nin bu siyaseti Washington’da karşılık buldu, Bağdat ise Trump yönetiminin talebi olan Haşdi Şabi’nin yapısı ve İran’a yaptırımlar noktasında Washington ile aksi istikamette bir yol izliyor.

Perspektif

ORTADOĞU