2025-07-29

Ayşenur Önal

Mersin Kadın Platformu, “Nefretiniz ve kadın düşmanı politikalarınız karşısında mücadeleden bir adım geri atmayacağız” mesajı verdi.

Mersin Kadın Platformu, kentte 24 saat içinde ailelerindeki erkeklerin öldürdüğü Belkıs Durmuş, Aygül Çınar ve Türkan Söylemez için sokağa çıktı.

İktidar tarafından alınmayan önlemler nedeniyle kadınların öldürülmesine karşı yasaların uygulanması için toplanan kadın ve LGBTİ+’lar, Türkiye’de nefretin devlet politikası haline gelmesine dikkat çekti.

Mersin’in Mut İlçesinde Ali Durmuş isimli erkek annesi Belkıs Durmuş’u, Ömer Çınar isimli erkek ise yengesi olan Aygül Çınar’ı ve Aygül Çınar’ın annesi Türkan Söylemez’i katletti. Cinayetin ardından kaçan Ömer Çınar ise hala aranıyor.

Mersin Kadın Platformu, cinayetlere tepki göstermek ve kadın ve LGBTİ+’ların yaşamlarını önceleyen yasaların uygulanması için eylem yaptı. “Nefretiniz ve kadın düşmanı politikalarınız karşısında mücadeleden bir adım geri atmayacağız” mesajı verdi.

"İktidar birinci dereceden sorumlu"

Pozcu GMK Bulvarı’nda yapılan eylemde basın açıklamasını yapan Mersin Kadın Platformu üyesi Ceren İnan, “Yasta değil isyandayız. Katledilen kadınların hesabını sormak için buradayız. Her güne ölüm haberleri, hukuksuzluk ve baskılarla uyandığımız bu ülkede kadın cinayetleri çok uzun zamandır bir katliama dönüşmüş durumda” dedi.

Kadınların kendi haneleri içinde öldürüldüğüne dikkat çeken İnan, “Yıllardır kutsal aile söylemleriyle kadınları şiddet gördükleri evlere mahkum bırakan erkek iktidarın ‘Aile Yılı’nda yüzlerce kadın, haneleri içinde katledilmeye devam ediyor. Kadın cinayetlerine ‘münferit’ diyen, görmezden gelen, failleri cezalandırmayan iktidar, faillerle birlikte katliamların birinci dereceden sorumlusudur” ifadelerini kullandı.

“Devlet gücünü arkasına alan erkekler sistematik şiddet uyguluyor”

 İnan basın açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“Cezasızlık politikasıyla kadına yönelik şiddeti normalleştiren, ‘aile içinde olan aile içinde kalır’ öğretisini teşvik ederek kadınları korku iklimine mahkum eden, ‘Aile Yılı’ ile katliamların ilk adresi olan evleri kadınların mezarı haline getiren Saray iktidarı, bu katliamı da görmezden gelmeye devam edecek.

Günlük haber olarak bir gün manşetlere çekilen kadın isimlerinin birer hayat olduğu görmezden geliniyor. Bu ülkede her gün kadınlar ailelerindeki erkekler tarafından şiddete uğrarken, öldürülürken iktidar aile yılı politikaları ile hayatlarımıza kastetmeye devam ediyor.

Bu ülkede erkekler kadınları öldürüp valizle taşıma cesaretini iktidarın kadın düşmanı politikalarından alıyor. Devlet gücünü arkasına alan erkekler sistematik şiddet uyguluyor, korunuyor, katlediyor.

Geçtiğimiz hafta üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz eski polis memuru Cemil Koç'un sistematik şiddetine maruz kaldıktan sonra katledildi. Kız kardeşinin ihbarları dikkate alınmadı.

Devlet politikalarından güç alan faillerin ‘bana bir şey olmaz’ sözleri, iyi hal ve tahrik indirimleri, cezasızlık ile tasdikleniyor.

“Nefret bu ülkede devlet politikası haline geldi”

Haklarımızı elimizden alan erkek devlet, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak, 6284 sayılı kanuna, Medeni Kanun’a birçok kez saldırarak hayatlarımızı da elimizden alanların başında geliyor. Bu erkek iktidar, özgürlük isteyen, haklarını savunan, yasaklara karşı koyan, katledilmek istemeyen, yaşamak için mücadele eden kadınlardan ve LGBTİ+’lardan nefret ediyor. Nefretin devlet politikası haline geldiği bu ülkede, kadınların, LGBTİ+ların, çocukların, hayvanların, ağaçların yaşamasına izin verilmiyor.

Bizler; nefretinize, yasaklarınıza, düşmanlığınıza, katliamlarınıza direnenler ne izninize mahkumuz ne de hayatlarımızı dizayn eden erkek iktidarınıza. Katledilen her kadının isyanıyla bu sokaklarda, mücadele alanlarında karşınıza dikilmekten geri durmayacağız.

Nefretiniz ve kadın düşmanı politikalarınız karşısında mücadeleden bir adım geri atmayacağız. Yasta değil isyandayız. Aile değil kadınız. Eril sisteminizi alaşağı edecek, nefret politikanızı yok edecek, düşmanlığınızı yıkacak olan bizleriz.”

Bianet