2025-05-09
PSK Genel Başkanı Bayram Bozyel, İlke TV’ye yaptığı değerlendirmede 26 Nisan’da Kamışlo’da düzenlenen Kürt Birliği Konferansı’nın Kürtler için tarihi bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Bozyel’e göre, Esad rejiminin çökmesiyle başlayan yeni süreçte Kürtler artık Suriye’nin yeniden inşasında başat bir rol oynayabilecek konuma geldi.
Nûpel Mugurtay
26 Nisan’da Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kamışlo kentinde düzenlenen Kürt Ulusal Konferansı, Kürt kamuoyunun uzun süredir beklediği bir gelişme olarak kayda geçti. Kürtler, uzun yıllardır dile getirilen ama hayata geçirilemeyen ulusal birlik hedefinde tarihi bir adım attı.
Konferans, Kürt siyasi hareketlerinin ortak bir vizyon belgesi etrafında buluştuğu bir platforma dönüştü.
PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi) Genel Başkanı Bayram Bozyel’in İlke TV’ye yaptığı açıklamalara göre, bu konferans, Kürt kamuoyunun uzun süredir özlemini çektiği birliği hayata geçirme yolunda güçlü bir irade ortaya koydu.
Bozyel’in konferansla ilgili değerlendirmelerine geçmeden önce, Suriye’deki Kürtlerin kısa tarihini hatırlatalım.
Bir masanın başında cetvelle çizilen sınırlarla gelen ayrılık
Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesiyle Kürt coğrafyası, Sykes-Picot Anlaşması ve ardından çizilen sınırlarla Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında bölündü. Bu durum, Kürtleri siyasi ve kültürel haklardan yoksun, dağınık bir azınlık konumuna düşürdü. Ve sonra ardından gelen inkar ve asimilasyon politikaları…
Ecanib, maktumin ya da kimliksiz
Suriye’deki Kürtler için en sert darbelerden biri 1962’deki özel nüfus sayımıyla geldi. Yaklaşık 120 bin Kürt vatandaşlıktan çıkarıldı, “ecanib” (yabancı) veya “maktumin” (kayıtsız) statüsüne düşürüldü. Yani kimliksiz bırakıldı. Bu statü, temel haklara erişimlerini engelledi; eğitim, sağlık, mülkiyet ve seyahat gibi alanlarda ağır kısıtlamalar getirdi.
Asimilasyonun mühendisliği: Arap Kemeri
Baas rejimi döneminde Araplaştırma politikaları sistematikleşti. Kürtçe kamusal alanda yasaklandı, Kürt isimleri Arapçalaştırıldı. 1970’lerde başlatılan “Arap Kemeri” projesiyle Kürt bölgelerine Arap nüfus yerleştirilerek demografik yapı değiştirilmeye çalışıldı. Ancak Kürtler bu politikayla da asimile olmadı, fakat yıllarca baskı altında yaşadı. 2011’de işler değişene kadar.
IŞİD’e karşı mücadele
2011’de Suriye İç Savaşı’nın başlamasıyla Kürtler, rejimin çekildiği kuzey bölgelerde kendi yönetim yapılarını kurdu. PYD (Demokratik Birlik Partisi) öncülüğünde oluşturulan özerk yönetim “Rojava” olarak anılmaya başlandı. Bu süreçte Kürtler, Esad güçlerine, IŞİD’e ve kimi muhalif gruplara karşı mücadele etti. Kürt güçleri Dünya için büyük bir tehdit olan IŞİD’e karşı etkili bir kara gücü olarak öne çıktı. Bu durum, Suriye Kürtlerinin uluslararası görünürlüğünü artırdı.
Suriye Kürtlerinde politik ve ideolojik ayrışma
Sadece Suriye’de değil, tüm parçalarda farklı biçimlerde süren baskı ve inkar politikaları sonucunda zamanla her bir parçadaki Kürtler farklı siyasal yaklaşımlar ve hedefler geliştirdi. Suriye’deki Kürt siyasi hareketi içinde de bu ayrışma kendini gösterdi. Bu ayrılığın temelinde ideolojik farklar, dış destek kaynakları ve yönetim anlayışları yer alıyordu.
Suriye’deki Kürtler arasındaki ayrılık, Suriye Kürtlerinin ortak hareket etmesini zorlaştırdı ve Kürtlerin Suriye’nin geleceğinde etkili bir aktör olmalarının önüne engel koydu. Bu durum, Kürt haklarının anayasal güvenceye kavuşması yolunda ciddi bir boşluk yarattı.
Kürtler, yeniden birbirine yaklaşmanın yollarını arıyor
2020’de ABD ve Fransa’nın arabuluculuğunda PYD ve ENKS (Kürt Ulusal Konseyi) arasında diyalog girişimleri başlatıldı. Amaç, birleşik bir siyasi vizyon geliştirmekti. Ancak ideolojik ayrılıklar, dış baskılar ve karşılıklı güvensizlik bu süreci sekteye uğrattı.
8 Aralık’ta Esad rejiminin düşmesiyle birlikte, yeni Suriye’de Kürtlerin nasıl bir tutum sergileyeceği sorusu önem kazandı. Bu ortamda daha çok görünür olan birlik ve ortak tutum ihtiyacıyla, Kürtler ABD ve Fransa’nın arabuluculuğyla, PYD ve ENKS’nin öncülüğünde nihayet tekrar 26 Nisan 2025’te Kamışlo’da bir araya gelerek Birlik ve Ortak Tutum konferansını gerçekleştirdi. Konferans, sonuç bildirgesinin ilk cümlesinde geçtiği gibi ‘birlik oluşturma ve Suriye’deki Kürt sorununun çözümü için ortak bir görüş belirleme çabalarında önemli ve tarihi bir adım.’
Bayram Bozyel: Kürtler açısından tarihi bir dönemin başlangıcı
PSK Genel Başkanı Bayram Bozyel 26 Nisan 2025’te Kamışlo’da gerçekleşen konferansın, Kürt kamuoyunun uzun süredir beklediği bir gelişme olduğunu hatırlattı. Bozyel’e göre Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, son olarak da 8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejiminin yıkılması Suriye’deki Kürtler bakımından yepyeni bir tablo ortaya çıkardı:
“Esad rejimin yıkılmasıyla Ortadoğu’da Kürt karşıtı düzenin bir ayağı kırıldı ve Rojava’da Kürtler için tarihi bir fırsat ortaya çıktı. Şam’da yönetimi eline geçiren HTŞ’nin ülkenin tümünü kucaklayacak vizyondan yoksun olması Kürtlerin elini güçlendiren bir faktör oldu.”
Bozyel ayrıca uluslararası güçlerin çoğunun Kürtlerin taleplerini desteklediğini kaydetti.
‘Sadece Kürtler değil, toplumun çoğu ademi merkeziyetten yana’
Suriye’de yakın zamanda çeşitli baskılarla karşı karşıya kalan Dürziler, Aleviler ve diğer bileşenlerin durumuna da değinen Bozyel, sadece Kürtlerin değil toplumunun çoğunluğunun Suriye’de ademi merkeziyetçi bir yönetimden yana tavır geliştirdiğini ekledi ve bu durumun Kürtlerin yeni kurulacak Suriye’de önemini artıran faktörlerden biri olduğunu vurguladı:
“Kürtlerin yeniden şekillenecek Suriye’de başat bir rol oynaması ise her şeyden önce kendi ulusal birliklerini kurmaktan geçiyordu. Bu noktada hem ABD ve Fransa’nın oynadığı arabulucu rol hem de Kürt kamuoyunun yoğun baskısı ve son olarak 14 Ocak’ta Sayın Mesud Barzani ve Sayın Mazlum Kobani’nin buluşmasıyla Rojava’da Kürtler arası birlik hızlanarak Kamışlo Konferansı ile sonuçlandı.”
Bozyel’e göre birlik konferansının sonuçları ise çok yönlü olacak.
Konferansın en başta Kürtlerin ulusal bir vizyon belgesi etrafında birleşmesini sağladığını ifade eden Bozyel, “Ortaya çıkan tablo, Kürtlerin iç çekişmelerini geride bırakarak enerjilerini özgür bir gelecek kurma noktasında güçlü bir irade ortaya koyduklarını gösteriyor” dedi.
Ardından yayınlanan sonuç bildirgesinde Kürtlerin ulusal taleplerinin net olarak ilan edildiğini, Kürt kimliğinin ve varlığının yapılacak anayasada yer almasının talep edildiğini aktaran Bozyel’e göre, daha da önemlisi Şam yönetimi ile müzakere etmek üzere konferans bileşenlerinden ortak bir heyetin nihayet kurulacak olması.
“Rojava’daki bütün Kürtleri temsil eden bir heyetin hem Şam’daki yönetim nezdinde hem de ilgili diğer aktörlerle yapılacak müzakerelerde daha güçlü bir pozisyonda kabul göreceğine kuşku yok.”
‘Kürtler yeni kurulacak Suriye’nin çimentosu olabilecek potansiyelde’
Bozyel, Birlik Konferansı’nda ortaya çıkan siyasal vizyon belgesinin sadece Kürtler için değil, Suriye’nin tümü için yeni bir gelecek perspektifi sunduğunu söyledi.
Bildirgedeki çoğulcu, kapsayıcı ve demokratik bir sistemin kurulmasını öngören maddelere değinen Bozyel, “Kürt Birlik Konferansı Suriye toplumunu oluşturan Dürziler, Hıristiyanlar, Nusayriler, seküler Suniler, kadınlar ve gençlerin hepsi için demokratik, çoğulcu, ademi merkeziyetçi bir yaşam modeli öneriyor” dedi.
Bozyel’e göre Suriye’de tekçi yaklaşımın ise artık bir geçerliliği yok:
“Geçmiş diktatörlük deneyimleri yeni Suriye’de iktidarın/gücün tek elde toplanmamasını, aksine yerele dağıtılmasını herkese acı tecrübeyle öğretmiş bulunuyor. Başka bir ifade ile Rojava’da birliğini gerçekleştirmiş Kürtler yeni kurulacak Suriye’nin çimentosu olabilecek bir potansiyel taşıyor.”
‘Ortadoğu’daki Kürt karşıtı düzen çözülüyor’
Bozyel, Suriye’deki gelişmelerin yalnızca yerel düzeyde kalmadığını söyledi:
“Esad rejiminin 8 Kasım 2024’te çökmesiyle birlikte Ortadoğu’da Kürt karşıtı düzenin en önemli ayağı kırıldı. İran’da olası bir rejim değişikliği, Irak’ta Haşdi Şabi benzeri grupların etkisinin azalması ve Türkiye’de Kürt karşıtlığının sürdürülemez hale gelmesi, Kürtler açısından tarihi bir dönemin başlangıcına işaret ediyor, Kamışlo’daki Konferans aynı zamanda tüm Kürtler arasında diyalog ve işbirliği ikliminin kapısını aralıyor.”
‘Türkiye Suriye’deki Kürtlerle de ilişki geliştirebilir’
Bozyel, Türkiye’nin Kamışlo’daki konferansa yönelik eleştirilerini değerlendirirken, Kürt karşıtlığına dayalı politikaların artık sürdürülebilir olmadığını belirtti; “Suriye’de nasıl bir yönetim olacağına Suriye halkları karar verir” diyerek Türkiye’nin bu sürece dışarıdan müdahale etmemesi gerektiğini vurguladı.
Geçmişte Suriye’deki dikta rejimlerinin yol açtığı katliam ve yıkımların hala tazeliğini koruduğunu hatırlatan Bozyel, “Suriye’nin son 15 yılda yaşadığı insani trajedi ve yıkımların nedeni aşırı merkeziyetçi, tekçi ve ırkçı Baas rejimiydi. Söz konusu ırkçı yönetim sadece kendi ülkesini viraneye çevirmekle kalmadı aynı zamanda bölgede büyük bir iç savaş ve istikrarsızlığa yol açtı” dedi. Bozyel, Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle geliştirdiği ilişkileri Suriye’deki Kürtlerle de geliştirebileceğini ifade etti.
‘PKK silah bırakırsa Rojava’daki dengeler değişir’
Bozyel’e göre, Türkiye’de başlayan süreç ile Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmeler arasında çok yakın bir ilişki var:
“Türkiye’de Bahçeli’nin geçen yıl Ekim ayındaki açıklamalarıyla başlayan sürecin asıl amacı Rojava’da Kürtlerin statü sahibi olmasını engellemekti. Ancak bu olmadı, Kürtler orada statü sahibi olmaya doğru bir yolda ilerliyor.”
Bozyel, Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlerin kazanımlarına PKK’yi gerekçe göstererek karşı çıktığını ifade ederek, PKK’nin, lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda silah bırakması durumunda, Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlere yönelik mevcut tezlerinin işlevsiz hale geleceğini söyledi.
İçeride başlayan çözüm sürecine paralel olarak Türkiye’nin Suriye politikasında yumuşama sinyalleri verdiğini de ekledi.
‘Rojava’daki çözüm, Türkiye’deki süreci etkiler’
Son olarak Bozyel, Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt meselesinin çözüme kavuşmasının, Türkiye’deki çözüm çabalarına ivme kazandıracağını söyledi.
2009-2015 yılları arasındaki Çözüm Süreci’nin Rojava’daki gelişmeler nedeniyle sekteye uğradığını söyleyen Bozyel, bu kez tam tersi bir senaryonun yaşanabileceğini ifade etti. Hem Suriye’de hem Türkiye’de Kürt meselesine ilişkin çözüm arayışlarının birbirini besleyebileceği bir dönem başladığını sözlerine ekledi.
İlketv.com
POLITIKA