2025-07-02
Pelin Ünker
Türkiye'nin başlıca LGBTİ+ oluşumu Kaos GL'nin web sitesi ve sosyal medya hesabı sansürlendi. Kaos GL'den Yıldız Tar, "İzleniyoruz ama sesimiz engelleniyor. Bu bir camdan getto" diyor.
Türkiye'de LGBTİ+ hakları için mücadele eden başlıca organizasyonlardan Kaos GL internette sansürle karşı karşıya. Oluşumun sosyal medya platformu X hesabının ardından internet gazetesi de erişime engellendi.
KaosGL.org'un açıklamaya göre, X platformu engellemenin gerekçesini Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) başvurusu üzerine İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliğinin 21 Haziran 2025 tarihli kararıyla verdiğini bildirdi. Karar, Trans ve Ankara Onur Yürüyüşlerinden yalnızca bir gün önce alındı. Dernek, 47 bin 500 takipçili hesabına erişimin engellenmesinin ardından yeni hesabını @kaosglorg adıyla açtı. Web sitesine getirilen erişim engeli ise İstanbul 12. Sulh Ceza Hakimliğinin 26 Haziran tarihli kararıyla alındı.
DW Türkçe'ye konuşan KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar, bu sürecin sadece bir sansür değil, LGBTİ+ varlığını sistemli biçimde silmeye dönük bir çabanın parçası olduğunu söylüyor.
LGBTİ+ hakları için Türkiye'de mücadele eden en eski örgütlerden biri olan Kaos GL, ilk kez 1994 yılında yayımladığı dergiyle kamusal görünürlüğe adım attı. Bugün ise hem bir dernek hem de hak temelli bir yayın kuruluşu olarak faaliyet gösteriyor.
"Kendi hikayemizi anlatmak için yola çıktık"
ÜniKuir Derneği'nin Haziran 2023 - Eylül 2024 dönemini kapsayan raporuna göre, Meclis'te 41 milletvekili LGBTİ+ haklarına karşı toplam 57 ayrı faaliyette bulundu. Özellikle iktidar partisi ve ittifak ortakları LGBTİ+'ları sıkça "sapkın akım", "cinsiyetsizleştirme", "küresel tehdit" gibi ifadelerle hedef aldı. Bu söylemler Aile ve Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmeleri ile Paris Olimpiyatları sürecinde yoğunlaştı. İstanbul, Ankara ve İzmir'de yaşanan nefret saldırıları ile trans kadınların şüpheli ölümleri dahil olmak üzere çok sayıda hak ihlali Meclis gündemine hiç alınmadı.
Tar, Kaos GL'nin kuruluşunun arkasında, LGBTİ+'ların hikayelerinin sansürlenmesi ve başkaları tarafından anlatılması nedeniyle doğan bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor:
"Bu ilk sayı çok önemliydi. Çünkü o zamana kadar LGBTİ+'lar hakkında hep başkaları konuşuyordu. İlk kez LGBTİ+'lar kendileri hakkında konuşmaya başladılar. Kendi dertlerini, kendi hikayelerini anlatmaya başladılar."
İstanbul'da 2023 yılındaki Onur Yürüyüşü'nde katılımcılar gökkuşağı bayrakları taşıyor İstanbul'da 2023 yılındaki Onur Yürüyüşü'nde katılımcılar gökkuşağı bayrakları taşıyor
1994'te çıkan ilk dergi, LGBTİ+'ların ilk kez kendi dertlerini kendi sözleriyle dile getirdiği bir alan yarattı. Dergi, 90'lı yılların başından itibaren Ankara'da ev toplantıları, park buluşmaları gibi gayriresmi zeminde bir araya gelen LGBTİ+ bireylerin örgütlenmesiyle hazırlandı.
O dönemde İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi'nde bir gey ve lezbiyen komisyonu kurulmaya çalışıldığını anlatan Tar, ancak dönemin İHD yönetiminin buna izin vermemesi üzerine Kaos GL'nin kurulduğunu aktarıyor:
"İşin güzel kısmıysa bundan neredeyse 25 yıl sonra, şu an İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi'nde bir LGBTİ+ komisyonu var."
"Sadece bir yayın değil, bir mücadele alanıyız"
Kaos GL'nin faaliyet alanı zamanla yalnızca yayıncılıkla sınırlı değil. 2000'li yıllardan itibaren medya dışında akademi, kültür, sendikal mücadele, sağlık ve sosyal hizmet gibi alanlarda da LGBTİ+ hakları için çalışan bir yapıya dönüştü.
"Kaos GL'nin mücadelesi hayatın her alanını kapsıyor" diyen Tar, şöyle devam ediyor:
"Hayatın her alanında LGBTİ+'lar ciddi sorunlarla karşılaşıyor ve Kaos da bunları değiştirmek, dönüştürmek için her seferinde kendini yenileyerek mücadele etmeye çalışıyor."
"Medya nefretin taşıyıcısı hâline geldi"
KaosGL.org'da nefret suçları, ayrımcılık davaları, etkinlik haberleri, siyasi demeçler, film gösterimleri, yürüyüşler gibi birçok içerik yayımlanıyor.
Tar, nefret cinayetleri haberlerine dahi medyada rastlanmadığını, Onur Yürüyüşleri'nin görülmediğini ve film yapımlarında LGBTİ+ bireylerin neredeyse tamamen silindiğini ifade ediyor. "Ama bunlar görülmediği gibi," diyor, "LGBTİ+'lara saldıran, LGBTİ+'ları düşmanlaştıran bir dil hakim. Bu artık sadece bir önyargı ya da ayrımcılık meselesi değil."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yıl başında Aile Yılı Tanıtım Programındaki yaptığı konuşmada "LGBT’nin cinsiyetsizleştirme politikalarının aileyi hedef aldığını" savunmuş, dijital içeriklerin LGBTİ+'ların toplumda alan kazanmasına yol açtığını öne sürmüştü.
2015'ten bu yana, siyasal iktidarın LGBTİ+ düşmanlığına paralel şekilde medyada da "bir tür operasyon medyacılığı" yapıldığını düşünen Tar, "LGBTİ+'lar düşman olarak bilinçli bir şekilde gösteriliyor" diyor. Bu durumun LGBTİ+ örgütlerinin de aynı şekilde hedef gösterilmesi anlamına geldiğini vurguluyor.
"Bu sansür ilk değil"
Tar'a göre X hesaplarına getirilen erişim engelinin zamanlaması "çok manidar.”
Trans Onur Yürüyüşü'nde 40 kişinin gözaltına alındığını, ciddi polis şiddeti yaşandığını ve ertesi gün Ankara'da yürüyüşün baskılara rağmen gerçekleştiğini hatırlatan Tar, "Tam da tüm ülke genelinde LGBTİ+ Onur Haftaları örgütlenmeye devam ederken X bizim hesabımızı Türkiye'den erişime engelledi" diyor.
Bu engellemeyi "keyfi" bulduklarını ve "sansür" olarak tarif ettiklerini belirten Tar, bu sansürün ilk olmadığını da sözlerine ekliyor.
Geçen yıl BTK'nın KaosGL.org'a filtre uyguladığını ve hâlâ "güvenli internet" kullanan kişilerin siteye ulaşamadığını hatırlatan Tar, "Web sitemiz bir yıldır sansür altında. Şimdi bu sansür X hesabımıza erişti" diyor.
Geçen hafta da Meta'nın Trans Onur Haftası hesabını erişime kapattığını da hatırlatan Tar, hükümetin baskısı ve sosyal medya platformlarının işbirliğiyle sansürün artacağını düşünüyor.
Yıldız Tar, bugün Türkiye'de LGBTİ+ hakları açısından en acil sorunu "iktidarın başını çektiği siyasal şiddet dalgası” olarak tanımlıyor. Nefret cinayetlerinin ve nefret suçlarının ciddi şekilde arttığını, yasakların ise "rutine dönüştüğünü" belirtiyor.
Kaos GL'nin 2024 İnsan Hakları Raporu’na göre, Türkiye'de LGBTİ+'ara yönelik nefret suçları tırmanışta. Geçen yıl boyunca en az 5 yaşam hakkı ihlali yaşanırken bunların 3'ü nefret cinayeti olarak kayda geçti. Ayrıca 21 gözaltı, 24 işkence ve kötü muamele, 27 kişisel bütünlük ihlali rapor edildi. LGBTİ+'lar darp, bıçaklama, pompalı tüfekli saldırı gibi ağır şiddet vakalarına maruz kalırken failler çoğu durumda cezasız kaldı.
2025 başında KaosGL.org'un ulaştığı bir yasa taslağının ise LGBTİ+'ları "suç olarak işaretlediğini" hatırlatan Tar, söz konusu tasarının 10. Yargı Paketi içinde gelmesinin beklenmesine rağmen LGBTİ+ örgütlerinin mücadelesi sayesinde şimdilik paketten çıkarıldığını da belirtiyor. Ancak aynı içeriğin yeniden gündeme gelebileceğini vurguluyor.
"Bu bir camdan getto, ses geçirmiyor"
Kaos GL'nin hedefi, LGBTİ+'ların örgütlenebileceği, bir araya gelebileceği güvenli zeminleri güçlendirmek. Tar, LGBTİ+'lara yönelik baskının artık dijitalden sokağa, söylemden hukuka kadar her alana yayıldığını belirtiyor. Mevcut durumu "camdan bir gettoda yaşamak" olarak tarif ediyor:
"Bir yandan iktidar içeride olan biteni gözetliyor ama aynı zamanda ses geçirmiyor. İçerideki sesimiz toplumun geri kalanına ulaşamıyor."
Bu cam duvarların bazen bir X engeli, bazen BTK kararı, bazen bir yürüyüş yasağı, bazen de toplumsal cinsiyet kavramının yasaklanması olabildiğini ifade ediyor. "Her geçen gün bu duvarlar daha da yükseltiliyor" diyen Tar, sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Bu duvarları aşmak sadece LGBTİ+'ların sorunu değil. Bütün bir toplumun bir arada yaşayabilmesi için en gerekli olan mesele. Bizim bu ses geçirmez camdan duvarları aşabilmenin yolunu bulmamız gerektiği fikrindeyim."
DW
KADıN