Türkçe | Kurdî    yazarlar
Suriye’de HTŞ’nin bir yılı: Kadınlara yönelik katliam, kaçırma, tecavüz

2025-12-08

HTŞ’nin iktidarının ilk yılı, kadınlara yönelik sistematik bir şiddet rejimine dönüştü. Katliamlar, kaçırmalar, tecavüzler, infazlar, zorunlu örtünme politikaları ve siyasal dışlama, kadın bedenini hem ideolojik hem de askeri bir hedefe dönüştürdü. Ancak Suriyeli kadınlar, tüm bu karanlığın ortasında hem sokakta hem evlerinde, hem de kayıplarının başında direnerek ülkenin demokratik geleceğinin öznesi olduklarını yeniden gösterdi.

Suriye’de Baas rejiminin çöküşünün üzerinden bir yıl geçti. Ancak bu bir yıl benzeri görülmemiş ölçekte katliamlarla sarsıldı. Bu süreçte en ağır saldırıları yaşayanlardan biri de kadınlar oldu.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin 8 Aralık 2024 – 5 Aralık 2025 dönemini kapsayan raporu, cihatçı HTŞ’nin kadınlara yönelik sistematik saldırılarını açıkça ortaya koydu. Rapora göre, son bir yılda binlerce kadın öldürüldü; yalnızca HTŞ’nin kontrolü ele aldığı ilk ayda 21 kadın katledildi.

Ay ay yayımlanan verilere göre, 2025 yılının ocak ayında 146 kadın, şubatta 46 kadın, martta 144 kadın, nisan ayında 40 kadın, mayısta 19 kadın, haziranda 31 kadın, temmuzda 89 kadın, ağustosta 80 kadın, eylülde 20 kadın, ekimde 18 kadın, kasımda ise 20 kadın öldürüldü. 5 Aralık 2025’e kadar da en az 2 kadın daha yaşamını yitirdi.

Bu ölümler, büyük ölçüde hesap sorulmayan ve cihatçı yönetimin keyfi uygulamaları altında gerçekleşti.

Kimlik temelli kaçırma, tecavüz ve infazlar

HTŞ’nin kadınlara yönelik şiddeti yalnızca katliamlarla sınırlı kalmadı. Mezhep kimliği, aidiyet veya bölgesel köken gerekçe gösterilerek kadınlar hedef alındı.

Haziran 2025’te Reuters’ın yayımladığı habere göre, Hama, Humus, Lazkiye ve Tartus’tan 16-39 yaş aralığında en az 33 Alevi kadın kaçırıldı. Kaçırılanların bir kısmının İdlib’e, bir kısmının ise Suriye dışına götürüldüğü belirtildi. Bu kadınlar arasında cinsel saldırıya uğrayanların olduğu belgelenirken, bazılarının hala kayıp olduğu aktarıldı.

Benzer bir tablo Dürzi kadınlar için de geçerli. En az 105 Dürzi kadın kaçırıldı; bunların 80’i hala kayıp. Serbest bırakılan kadınların bir bölümü güvenlik gerekçesiyle köylerine dönemiyor. Belgelenen vakalar arasında, en az üç Dürzi kadının tecavüze uğradıktan sonra infaz edildiği yer alıyor.

Alevi ve Dürzi topluluklarına ait kutsal mekanların doğrudan hedef alınması ve mezhebi kimliğe yönelik sistematik saldırılar, kadınların bu şiddetin merkezinde konumlandığını gösterdi. Sadece bir yıl içinde kimlik temelli öldürülenlerin 296’sı kadın olarak kayda geçti.

Kadınların eğitim, çalışma ve dolaşım özgürlüğü gasp edildi

HTŞ’nin 2017’den bu yana İdlib’de uyguladığı kurallar, kadınları kamusal yaşamdan dışlamayı amaçladı. Kadınların eğitimden men edilmesi, çalışma hayatına katılmalarının engellenmesi ve dolaşım özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, cihatçı yönetimin temel politikaları arasında yer aldı.

Bu baskılar son bir yılda daha da derinleşti. Halep ve Şam sokaklarında peçe takılması yönünde çağrılar yapılırken, Alevi ve Dürzi kadınlar kimlikleri nedeniyle “güvenlik” gerekçesiyle başörtüsü takmaya zorlandı.

Geçiş hükümetinin başkanı Ahmed Şara’nın, genç bir kadından kendisiyle fotoğraf çektirebilmesi için başını örtmesini istemesi ve Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ile tokalaşmayı reddetmesi, kadınlara yönelik ayrımcı tavrın siyasi düzeydeki yansımaları oldu.

Yönetim çevrelerinden gelen cinsiyetçi açıklamalar da tepkilere neden oldu. Muhalif grupların siyasi yönetim sözcüsü Ubeyde Arnout, “Kadının doğası savunma bakanlığı gibi görevleri üstlenmeye elverişli değildir” diyerek kadınların siyasetteki varlığını hedef aldı.

“Kadın İşleri Ofisi” Başkanı Ayşe el Dibs’in, “Kadının asıl yeri evdir” açıklaması ise kadınları kamusal alandan tamamen silmeyi hedefleyen anlayışın bir göstergesi oldu.

Kadınlar meydanlarda: Özgür kadın olmadan özgür vatan olmaz

Tüm baskı, saldırı ve katliamlara rağmen Suriyeli kadınlar geri çekilmedi; aksine direnişin öncüsü oldu. 19 Aralık 2024’te Şam’daki Emevi Meydanı’nda düzenlenen kitlesel kadın eyleminde, “Özgür kadın olmadan özgür vatan olmaz” sloganı yankılandı. Kadınlar, tüm toplumları kapsayan sivil bir sistem ve yönetimde kadın temsili talep etti.

Alevi ve Dürzi kadınların direnişi

Saldırılar sırasında kadınların bireysel direniş örnekleri de yaşandı. Sahil bölgesinde yaşanan katliamlar sırasında Zerka Sebahiye, Lazkiye kırsalındaki Kabu el-Avamiye köyünde öldürülen oğlu ve torununun başında durarak cihatçıların tehditlerine boyun eğmedi.

Süveyda’da yaşayan Fevziye eş-Şarani ise evine saldıran HTŞ üyelerine karşı silahıyla direndi. Çatışmada hayatını kaybeden eş-Şarani, cihatçı saldırılara karşı duran kadınların sembol isimlerinden biri haline geldi.

İlketv

ORTADOĞU