

2025-12-11
Şehrin En Karanlık Gerçeği
İstanbul, son yıllarda yalnızca büyüyen nüfusunun ve gökdelenlerinin değil, sokaklarında şekillenen yeni nesil suç örgütlerinin ağırlığını da taşıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bir silahlı yapı hakkında hazırladığı iddianame, bir şehrin mutlu edemediği çocukları kimin sahiplendiğine dair en karanlık cevaplardan birini barındırıyor.
CİHAT ARPACIK
Esenyurt’ta, mart ayının kuru bir akşamüstü.
Bir apartmanın dördüncü katındaki daireye giren polis, odanın bir köşesinde dizüstü çökmüş üç çocuk buluyor. Üçünün de yaşları küçük. Şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlar, polis ekiplerinin yüzlerindeki sertlik, onların şaşkınlığını çoktan geride bırakmış.
Odanın ortasında bir masa var. Masanın üzerinde fişekler, parçalanmış bir silahın metal aksamı ve yasak nitelikte mühimmatı. Duvar dibinde yarım bırakılmış bir dürüm, televizyonda sessizce dönen bir klip. Polislerden biri odanın içine girerken, diğerleri mutfak tezgâhına dizilmiş çay bardaklarına bakıyor.
Burası bir aile evi değil.
Burası bir hücre evi.
İstanbul, son yıllarda yalnızca büyüyen nüfusunun ve gökdelenlerinin değil, sokaklarında şekillenen yeni nesil suç örgütlerinin ağırlığını da taşıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bir silahlı yapı hakkında hazırladığı iddianame, bu örgütlerin artık geleneksel yeraltı örgütlerinden ayrıştığını; yöntemler, insan kaynağı ve suç işleme bakımından başka bir tür vahşet yarattığını yeniden teyit ediyor.
İddianamede bahsi geçen örgütün yeni nesil taktiklerinden biri de 15-20 yaş arası gençleri, hatta daha küçük çocukları kullanmak. Hiçbir hayat deneyimi olmayan, şehirde bir yer edinmeye çalışan, aile içi şiddet, yoksulluk, bağımlılık ve kimlik arayışıyla örselenmiş gençler bunlar. Onların birer örgüt üyesine dönüşmesini sağlayan da işte bu kırılganlıkları. Kimi çocuklara yurt dışına çıkarılacakları, çok para kazanacakları vaat edilmişti. Kimi çocuklar, televizyon dizilerindeki “mafya estetiği”ne kapılıp hücre evlerinde gerçek silahları görünce mest olmuştu. Örgüt, çocukları otel odalarında ve hücre evlerinde uyuşturucu, alkol ve lüks görüntüler ile şaşırtarak etkisi altına alıyor, o göz kamaşması sönmeden çocukların sadakatini mühürlüyordu.
Savcılığın bu çeteye yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında açtığı davanın iddianamesinde çocukların bu hücre evlerine nasıl getirildiğini anlatırken kullandığı kelimeler ürpertici: “Ülkenin dört bir yanından toplanan ve İstanbul’a getirilen yaşı küçük çocukların… otel odalarında, hayat kadınları, yemek, alkol ve uyuşturucu ile gözlerinin boyandığı…”
Yani daha önce hiç otelde kalmamış bir çocuğun gözünde kristal avizenin ışığı parıldıyor, kendisini “abi” diye tanıtan adam ona bir yemek uzatıyor, başka biri odaya silah kutusu getiriyor, çocuğun hayatı boyunca görmediği kadar “büyük” bir dünya içeri doluyordu. O an çocuk bir örgüte değil, kendi hayalindeki “erkekliğe” katılıyordu aslında.
Savcılık iddianamesinde, çocukların bu sahneden sonra “geri dönemediği” de söyleniyor: “Geri dönmek isteyen çocukların örgütün korkutucu yüzüyle karşılaşması üzerine örgütten kopamadığı…”
Dosyada, örgütün kökü, dalları, çatallanan damarları tek tek yazılı. Liderlerin bir kısmı İtalya’da, bazıları Gürcistan’da firari. Bazıları tutuklandıktan sonra bile yeni liderlik yapıları kuran örgüt, liderleri dışarıda değilken de cep telefonlarından verilen talimatlarla yaşamaya devam ediyor. Telefonlarda “abi”lere ait ekran görüntüleri, genç üyeler için birer madalya gibi saklanıyor, sosyal medya hesapları örgütün vitrini görevini üstleniyor.
İddianamede eylemler numaralandırılmış ve kurşunlama, tehdit, yağma, haraç, keşif, silahlı saldırı olarak sıralanıyor. Esenyurt’tan Sarıyer’e, Ümraniye’den başka semtlere uzanan bu saldırılar arasında bir örüntü var. Bir iş yeri sahibi haraç vermeye zorlanıyor, vermezse iş yeri kurşunlanıyor; kurşunlayanlar da çoğu kez çocuklar. Eylemlerin tam ortasındaki bu çocukların “görevleri” iddianamede şöyle anlatıyor: “Kimi gözcülük yaptı, kimi mesaj taşıdı, kimi silahlı eylemde bulundu.”
En çarpıcı örneklerden biri, “Suça Sürüklenen Çocuk” H.Y.K. Polis, onun telefonunda bir mesaj tespit ediyor: “Recep’e sen mi, Umut mu sıkacak?” Çocuk da bir yetişkinin talimatını doğruluyor ve silahla birlikte yakalanıyor. Bu bulgu, örgütün çocukları yalnızca devşirmekle kalmadığını, doğrudan tetikçi olarak kullandığını gösteren en çarpıcı kanıtlardan biri.
“Hiyerarşik, Silahlı, Disiplinli Bir Yapılanma”
İddianameyi okuduğunuzda, İstanbul’un görünmeyen bir katmanı ortaya çıkıyor. Bu katman bir harita değil, bir sosyal medya gövdesi, bir korku coğrafyası, bir çocuklar ordusu. Ve savcılık örgütü şöyle tarif ediyor: “Sürekliliği olan, hiyerarşik, silahlı, disiplinli bir yapılanma…”
Bu tarif, bir şehrin ruhundaki çatlağı da tarif ediyor aslında.
Sokaklarda suçun kol gezdiğini söylemek kolaydır ama bu dosyada suçun nasıl örgütlü, nasıl sistemli, nasıl yeni nesil bir şiddet ekosistemine dönüştüğünü görmek mümkün. Lüks otel odalarında, parlak silahların gölgesinde, çocukları gönüllü olarak ya da korkuyla örgüte iten hayat boşluklarının bu korkunç tablodaki payını da görmek gerekiyor.
Zaten Barış Boyun örgütü, iddianameye göre yalnızca bir suç örgütü değil, sosyal medya çağının, ekonomik çöküşün, toplumsal çözülmenin üzerinde yükselen yeni bir şiddet modeli. Savcılık, örgütün “kamikaze tetikçilerini”, çocukları, taraftar gruplarını, sosyal medya yayınlarını, silah ticaretini, haraç ağını belge belge sıralıyor. Yargı süreci ayrı, fakat bu iddianame, şehrin geleceği üzerine ağır bir soru işareti bırakıyor: Bir şehir, çocuklarını mutlu edemediğinde onları kim sahiplenir?
Bu dosyada, bu sorunun en karanlık cevaplarından biri yazılı duruyor.
Perspektif
TÜRKIYE
2025-12-12Nevşehir'deki çöp evde yaşanan dram:
2025-12-12Raftan indirilen Akbil davasında Erdoğan'a "gizli" beraat
2025-12-10Türkiye'de evrensel insan hakları 77. yılında ne durumda?
2025-12-08Devlet yurdunda ölen 5 aylık bebeğin ölümüne dava açıldı
2025-12-0611 yaşındaki engelli çocuk, 7 yıldır güvercin kümesinde tutuluyor!
2025-12-06MESEM: Eğitimin gölgesinde çocuk işçiliği
2025-12-01“Yeni Süreç Ve Batı Kürdistan'daki Gelişmeler” Konferansı Yapıldı
2025-12-01Ekonomik çöküş çeteleşmeyi körüklüyor
2025-12-01Süleymancılar yurdunda çocuğa şiddet
2025-12-01Türkiye’ye getirilen Ukraynalı yetimlere yönelik ihmal ve istismar zinciri
2025-11-29Basın ve ifade özgürlüğü raporunda çarpıcı tablo
2025-11-29Düzenleme değil af
2025-11-24Eski AYM raportörü Prof. Dr. Osman Can: “Yürütme yasamayı yuttu, yargı kırılganlaştı”
2025-11-22Uğur Kaymaz ve babasının öldürülmesinin üzerinden 21 yıl geçti
2025-11-22Katliam dosyasını “itinayla” kapatmak
2025-11-21Okuldan kopartıldılar, çalışırken öldüler...
2025-11-18Cocuk işçi ölümleri artıyor: İSİG verileri endişe verici
2025-11-15İHD’nin 2024 hak ihlali raporu
2025-11-15Bir ekmeğe muhtaç insanların yok oluşunu seyrettik'
2025-11-12Rıfat Bali: Varlık Vergisi toplumsal kıskançlığın yasalaşmış hâliydi