

2025-12-21
Yeni Yol, TİP, EMEP, Yeniden Refah ve DSP ne önerdi, neye itiraz etti?
Özgecan Özgenç
Çözüm komisyonuna partilerin önerilerini incelemeye devam ediyoruz. Yeni Yol Grubu silahsızlanma ve toplumsal bütünleşme için müstakil bir yasa önerirken, TİP ve EMEP demokratikleşme ve hak temelli reformları sürecin merkezine koyuyor. DSP ve Yeniden Refah ise güvenlikçi yaklaşımı öne çıkarıyor. Silahlı çatışmanın sona ermesi gereği ise raporların ortaklaştığı nadir başlıklardan biri olarak dikkat çekiyor.
Komisyonun nihai raporuna adım adım (3) | Yeni Yol, TİP, EMEP, Yeniden Refah ve DSP ne önerdi, neye itiraz etti?Komisyonun nihai raporuna adım adım (3) | Yeni Yol, TİP, EMEP, Yeniden Refah ve DSP ne önerdi, neye itiraz etti?
Medyascope, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun nihai raporu için siyasi partilerin önerilerini incelemeye Yeni Yol Grubu, TİP, EMEP, Yeniden Refah Partisi ve DSP raporlarıyla devam ediyor.
Şimdiye dek sunulan raporlar Kürt meselesinin tanımından çözüm yöntemine, Meclis’in rolünden hukuki düzenlemelere kadar birçok başlıkta ayrışıyor. Silahlı çatışmanın sona ermesi gerektiği ise ortaklaşılan tek güçlü nokta olarak öne çıkıyor.
TİP, komisyonun eksiklerini sıraladı
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Kürt sorunu yalnızca bir kimlik sorunu olarak değil; sınıfsal, ekonomik ve siyasal bir sorun olarak ele alıyor. İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın yer aldığı komisyona TİP önerilerini sıraladığı raporda, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerin sistematik biçimde yoksullaştırıldığı, güvencesiz emek havzalarına dönüştürüldüğü vurgulandı. Ayrıca Kürt sorununun tarihçesine yer verilerek, bu süreçte silahların susmasının bir zorunluluk olduğu ancak kalıcı barış sağlanmazsa bunun, uzun vadede anlamlı sonuçlar doğurmayacağına dikkat çekildi.
“Komisyon faaliyetlerinde eksiklik” olarak; süreçte şeffaflığı sağlayacak asgari bilgilendirmelerin yapılmadığı, komisyon üyelerinin PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesinin tam tutanaklarının komisyona verilmediği, karar alma süreçlerinde sadece grubu olan partilerin temsilcileriyle görüşüldüğü, yasalardan kaynaklı sorunların yeterince tartışılmadığı, komisyonda Kürtçe konuşmaya izin verilmediği, Kürt sorununu değil silahlı şiddeti çözmeye odaklanıldığı gibi pek eleştiriye de yer verildi.
10 başlıkta TİP’in önerileri
Komisyonun ciddi bir görev ve sorumluluk üstlenerek, “demokratik siyaset zemininin önünün açılması, silahların bırakılmasını barışla neticelendirecek düzenlemelerin yapılması için” bir sonuç raporu hazırlaması gerektiğini vurgulayan TİP, önerilerini 10 başlıkta sundu:
“1- Türkiye’nin adalet, özgürlük, demokrasi ve eşit yurttaşlık ihtiyacı istisnasız herkes için haktır ve uygulanması bir zorunluluktur.
2- AYM ve AİHM kararları istisnasız uygulanmalı ve komisyon bu yönde yazılı ortak irade beyanı sergilemelidir.
3- Siyasi suç mefhumu bütünüyle bertaraf edilmeli, devlet aygıtı siyasi suç kovuşturmaya yönelik bir araç olmaktan çıkarılmalıdır.
4- Kayyumlar derhal kaldırılmalı ve seçilmişler görevlerine iade edilmelidir.
5- Başta ‘Barış Akademisyenleri’ olmak üzere hukuksuz KHK’lerle işsiz bırakılanların görevlerine iadeleri ile geriye dönük haklarının tazmini hemen sağlanmalıdır.
6- Anadilinin, eğitim dahil her alanda kullanılması için olanaklar geliştirilmelidir.
7- Yerel yönetimler güçlendirilmelidir.
8- Geçici köy koruculuğu lağvedilmelidir.
9- Komşu ülke ve halklarla barışçıl bir dış politikada, savaşsız bir bölge ve dünya anlayışında buluşulmalıdır.
10- Toplumsal barışın tesisi için adalet, hakikat ve hafıza komisyonları kurulmalı ve bunlar işletilmelidir.”
EMEP’ten iki başlıkta öneriler
Komisyon’da İskender Bayhan ile temsil edilen Emek Partisi (EMEP) sunduğu raporda, Kürt sorununun tarihsel kökeni ile önceki çözüm sürecinde atılan adımların, PKK’nın silah bırakma sürecine dair tüm gelişmelerle komisyon faaliyetlerinin, komisyonun nihai raporunda yer alması gerektiğini savundu. EMEP raporunda, yasal düzenleme gerektirmeyip acil atılması gereken adımları AYM ve AİHM kararlarına uyulması, kayyum uygulamasına son verilmesi, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve başta İBB davası olmak üzere tutuklu yargılama operasyonlarına son verilmesi, KHK’lıların tüm haklarının iade edilmesi şeklinde sıralandı.
EMEP’in “eve dönüş” için yapılacak yasal düzenleme ile gerçekleştirilmesini önerdiği adımlar ise şöyle:
“Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) kaldırılması; Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (CGTİHK) başta olmak üzere ilgili yasalarda gerekli düzenlemelerin yapılması. İnfaz düzenlemelerindeki eşitsizliğin giderilmesi. Mevcut yasalardaki ulusal hak ve kimliğe ilişkin eşitsizlik ve inkarın ortadan kaldırılması. Anadilinde eğitim hakkı için yasal düzenleme yapılması. Siyasi genel af ile ilgili kanunun çıkarılması.”
Yeni Yol Grubu’ndan 36 sayfalık rapor
Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nden oluşan Yeni Yol Grubu da komisyona dair analizlerini ve önerilerini 36 sayfalık raporuyla paylaştı. “Süreçle yarıştırılmayan demokratikleşme perspektifi” başlığı altında, Türkiye’nin bir demokratikleşme reformuna ihtiyaç duyduğu, bunun herhangi bir sürecin parçası ya da şartı olamayacağı vurgulandı. Bu vurgu raporda bir yandan silahsızlanma ve entegrasyon için “özel ve sınırlı bir yasal çerçeve”, diğer yandan ise uzun süredir ertelenen “yapısal demokratik reformlar” yaklaşımıyla açıklandı.
Sürece dair kaygı ve eleştirilerin iktidar ortaklarınca görülmesi gerektiği ifade edilirken, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürecin anlatısından kaçınmasının toplumsal rıza üretilememesine ve toplumsal güvenin istenen seviyeye gelmemesine neden olduğu tespiti yapıldı. Ayrıca geçen 14 ayda kayyum uygulamalarının devam etmesi, tutuklamanın cezalandırmaya dönüşmesi, ifade özgürlüğünün kısıtlanması, medyanın baskılanması, AİHM ve AYM kararlarına uyulmaması, siyasi partilerin iç meselelerin yargıya taşınarak kamuoyunun meşgul edilmesi gibi uygulamaların da sürecin toplumsallaşmasını engellediği kaydedildi.
“DDR: Silahsızlanma, Tasfiye, Yeniden entegrasyon” modeli
Geçmiş deneyimlere de değinilen raporda, önceki girişimlerin neden başarısız olduğunun muhasebesinin yapılması ve kanun teklifi hazırlık aşamasında, tüm süreçlerde rol almış MİT Başkanlığı ile İçişleri, Adalet, Millî Savunma Bakanlıklarının katkı vermesi gerektiğinin altı çizildi.
Uluslararası çatışma çözümü literatüründeki, temel ilkeleri Birleşmiş Milletler tarafından kurumsallaştırılmış DDR (Disarmament-Demobilisation-Reintegration: Silahsızlanma-Tasfiye-Yeniden entegrasyon) modeline rapor, “Silahlı örgüt yapılarını dağıtmayı, üyelerini silahsızlandırmayı, üyelerin yeni bir hayata intibaklarını kolaylaştırmayı, çatışma ve şiddet potansiyelini tamamen ortadan kaldırmayı amaçlar” şeklinde yer verdi.
Cezasızlık algısına kapı aralamadan “kademeli ve denetlenebilir” bir model ile, suçun niteliğine göre “infazın ertelenmesi, durdurulması veya alternatif yaptırımların uygulanmasına imkân tanıyan mekanizmaların” devreye sokulabileceği kaydedildi.
Çatışma çözümü deneyimlerinin ışığında sürece dair “Güvenlik boşluğu oluşturulmamalıdır. Geri dönüşü kalıcı kılacak tedbirler alınmalıdır. Süreçlerin yarattığı yapısal dönüşüm fırsatları değerlendirilmelidir. Barışın toplumsallaşması hedeflenmelidir. Uzun vadeli istikrar için geçiş dönemi adaletinden faydalanılmalıdır” önerileri yapıldı.
Kapsayıcı bir “Silahsızlanma ve Toplumsal Bütünleşme Yasası”
“Mevzuatımız iradi olarak örgütlerin feshi ve silahlı varlıklarının sonlanması süreçleri için yetersizdir” denilerek uygun yasal bir alt yapının hazırlanması istendi. Ayrıca yasama aşamasının “örgütün silahlı varlığının tamamen sona ermesi ve bu durumun devlet kurumlarınca tespiti” şartına bağlanmasının de sürecin başarısına fayda sağlamayacağı belirtildi.
AİHM ve AYM kararlarına uyulması, kayyum uygulamasına son verilmesi, hasta hükümlülerin tahliyesi, başta yerel yöneticiler olmak üzere soruşturma ve kovuşturmaların makul sürede tamamlanması, KHK’lıların hak kayıplarının giderilmesi gibi güven artırıcı adımların atılması talep edildi.
“Örgütün fiili ve silahlı varlığına son verme ve entegrasyon çerçevesine kapsamlı ve bütüncül bir şekilde hizmet edecek bir yasal düzenleme” için kapsayıcı bir “Silahsızlanma ve Toplumsal Bütünleşme Yasası” hazırlanması önerildi. Silahsızlanmayı, eve dönüşü ve toplumsal bütünleşme süreçlerini tutarlı bir bütün olarak kapsayan, sürece özgü bir kanun hazırlanabileceği vurgulandı. Ayrıca mevcut yasalar içerisinde de düzenlemeler yapılarak amaçlanan sonuca ulaşılabileceği ifade edildi.
Komisyondan üç yasa paketi beklentisi
Hangi grupların yasadan yararlanacağının muğlaklığa yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği vurgulanan raporda şu ifadeler yer aldı:
“Yapılacak yasal düzenleme; silahlı terör örgütleri ve üyeleri için yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda, suçun niteliğine ve ağırlığına göre kademeli bir değerlendirme yaparak; infazın ertelenmesi, durdurulması veya alternatif yaptırımların uygulanmasına imkân tanıyan mekanizmalarla çeşitlendirilebilir. Kesinleşmiş cezalar veya infazı devam eden hükümlüler için de ‘işlenen suçun niteliğine ve ceza süresine göre’ kademeli bir sistem oluşturulabilir.”
Komisyonun süreci başarıya ulaştırmak için hazırlaması gereken üç temel yasa paketi olduğu kaydedildi:
1-Silahsızlanma ve Toplumsal Bütünleşme Kanunu (çerçeve yasa)
2-Bağımsız İzleme–Denetim Komisyonu Yasası
3-Demokratik Güven Artırıcı Önlemler ve Uyum Yasası ile Çalışma Esasları
Yeni Yol’un demokratikleşme için önerileri
Komisyondan “temel hak ve hürriyetler açısından eksik kalan, çatışma/şiddet/terör ve örgütlerin fiili varlığından bağımsız olarak her ne sebeple olursa olsun bugüne kadar gündeme getirilemeyen, ötelenen, hayata geçirilemeyen yapısal reform ve öneriler” için de bir perspektif ortaya koymasının beklendiği vurgulandı. Bu noktada hak ve özgürlüklerde temel prensibin “tanıma” olduğu, mevcut birçok sorunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden kaynaklandığı, ifade özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı ve ihlallerle mücadelenin önemi üzerinde duruldu.
Yeni Yol Grubu, MHP ve DEM parti raporlarının aksine “umut hakkı” tartışmalarına girmedi. Anadili öğretimi ve anadilde eğitimin anayasal güvence altına alınması ve Anayasa’nın 66. maddesine ilişkin tartışmalara atıfla “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunun kabul edilmesi” gerektiği kaydedildi. Ayrıca Siyasi Partiler Kanunu ile TMK, TCK ve İnfaz Kanunu’nda değişiklikler önerildi.
Yeniden Refah İmralı ziyaretini eleştirdi
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve komisyon üyesi olan Doğan Bekin, partisi adına sekiz sayfalık raporu TBMM Başkanlığı’na sundu. Terörle mücadele süreci, toplumsal barış ve kalıcı çözüm perspektifinin ele alındığı raporda komisyon üyelerinin İmralı’da Öcalan’ı ziyaret etmesi eleştirildi:
“Ziyaret terörist Öcalan’ı siyasi bir figür hâline getirmiş; komisyon çalışmalarının neticeye ulaşması açısından önemli bir hata oluşturmuştur. İmralı’ya giden heyetin Komisyon üyelerini doğrudan bilgilendirmesi yerine; nerede ve nasıl hazırlandığı belli olmayan, konuşmaları tam olarak yansıtmayan, daha açıklanmadan dahi tartışmalı ve güvenilmez olduğu görülen bir özet raporla yetinilmesi, görüşmeye ilişkin kuşkuları artırmış, sürece dair kaygı ve tereddütleri zirve noktasına taşımıştır.”
“Örgüt mensupları ile siyasi uzantılarının” yasal düzenlemelerle tanınacak hakları, silahlı mücadeleyle kazanılmış zafer gibi sunma çabası olduğu ifade edilen raporda, “Terör örgütünün yarım asırlık istismarına konu olan sorunu doğuran karmaşık süreçlerle yüzleşebilecek kapsamlı bir çözümün yürürlüğe konması elzem” dendi.
“Yasal düzenlemeler için referandum, kayyum atamalarının iptali, ırkçılığın reddedilmesi”
Güvenlik tedbirleriyle birlikte siyasi tedbirlerin de alındığı bir çözüm programı “Millî Görüş’ün öngördüğü modele dayalı yeni bir çözüm mimarisi inşa ederek yeniden bütünleşmeyi sağlayacağız” diyerek önerildi. Necmettin Erbakan’ın 1994’te yaptığı analizle aynı çizgide olunduğu ifade edilerek, her türlü yasal düzenlemenin referanduma gidilmesi gerektiği belirtildi. Yeniden Refah Partisi’nin önerileri şöyle sıralandı:
“Silahlar tamamen bırakılmalı, silahların kime ait olduğu tespit edilerek seri numaraları kayıt altına alınmalı. Belediyelere yapılan kayyum atamaları iptal edilip hukuki zemin hazırlanmalı. Türkiye’de yaşayan diller devlet okullarında seçmeli ders olarak okutulmalı, mahalli lisanlarda eğitim yapan özel kurumlar talebe bağlı olarak açılmalı. İslam kardeşliğini pekiştirecek, Türk-Kürt kardeşliğini geliştirecek somut adımlar atılmalı. Şehit aileleri ve gazileri incitecek ve onların onaylamayacağı adımlardan kaçınılmalı. Yapılması düşünülen her türlü yasal düzenleme referanduma sunulmalı, tarihi sorunun çözümünde kalıcı ve istikrarlı bir barışın tesisi için aziz milletimizin çoğunluğunun onay ve desteği alınmalı ve bu adımları güçlendirmek amacıyla millet ve laiklik kavramları anayasal tanıma kavuşturulmalıdır. Her türlü ırkçılık kesin olarak reddedilmelidir.”
DSP “Barış Anneleri”ne “savaş anneleri” dedi, güvenlikçi öneriler sundu
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, üyesi olduğu komisyona önerilerini ve eleştirilerini iletti. DSP raporunda, komisyon üyelerinin Abdullah Öcalan’ı dinlemek üzere İmralı’ya gitmesinin yanlış olduğu görüşü üzerinde durulurken, “Sürecin içeriği ile ilgili olarak alabildiğine gizemli ve esrarengiz tavır, duruş ve davranışların varlığı da sürece olan güvenin erozyona uğramasına neden olmaktadır” ifadelerine yer verildi.
Komisyonda dinlenen şehit yakınlarının kucaklayıcı, “PKK sempatizanlarının” ise ayrılıkçı tutumda olduğu savunulan raporda “Bunun sonu hiç kuşku duyulmamalıdır ki yüklü maddi tazminat talepleri olacaktır. Komisyona Barış Anneleri adı altında gelenlerin ortaya koydukları ‘savaş anneleri’ şeklinde yansıyan bu tavır ve davranış biçimleri asla kabul edilemez” denildi.
İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma Bakanları ile MİT Başkanı’nın aktarımları da “daha çok kurgulanan planın siyasi desteğini tahkim etmek adına, pek de inandırıcı olmayan, sadece istedikleri kadar bilgiyi komisyona sunmakla” eleştirildi. “PKK elebaşlarının süreci enfekte ettiği” savunulan metinde “Devletimiz bu duruma daha uzun bir süre tolerans göstermemelidir. Unutulmamalıdır ki, sonsuz pişmanlıklar anlık zafiyetlerin koynunda beslenir” ifadelerine yer verildi.
Raporda öncelikli olarak “Suriye, Irak ve İran’daki yapılanmaların da kendilerini feshettiklerini açıklamaları, yöneticilerinin tüm silahlarını ve mühimmatlarını eksiksiz teslim etmeleri ve Türk vatandaşı olanların bağımsız Türk yargısına sığınmaları, başka ülke vatandaşı olanların da bulundukları yerdeki merkezi hükümete entegre olmaları” şartı dile getirilirken, süreç kapsamında af konusunun gündeme gelmemesi gerektiği, “kandırılarak” örgüte katılanlar için özel yasal düzenleme olabileceği kaydedildi.
Komisyonun nihai raporuna adım adım (4) | CHP “Demokratikleşme Paketi”nde PKK ve Öcalan’ı anmadı, Nevroz’un resmi tatil olmasını, Dersim olaylarının araştırılmasını önerdi
Medyascope
POLITIKA
2025-12-20Komisyonun nihai raporuna adım adım (2)
2025-12-19Prof. Bozarslan: Bir sözleşmeye ihtiyaç var
2025-12-19Bursaspor başkanının açıklaması üzerine
2025-12-19Komisyonun nihai raporuna adım adım (1)
2025-12-19PSK: Maraş’ın Yarası Kanamaya Devam Ediyor!
2025-12-18PSK: Leyla zana’ya Edilen Hakaret Ve Küfürler Halkımıza Edilmiştir!
2025-12-1510 Mart Mutabakatından Kim Ne Anlıyor, Neyi Hedefliyor?
2025-12-14Adalet, Dostlar Arasında Paylaşılan Bir Ganimet Değildir
2025-12-12Çözüm Sürecini Riske Sokan Büyük ve Görünür Engeller
2025-12-12Erdoğan Türkiye’nin siyasi serüveni içinde nereye oturuyor?
2025-12-13Saçmalamak Suç Değildir
2025-12-09PSK: Uyuşturucu kullanımı geleceğimizi tehdit ediyor
2025-12-07Adil Bakewan: Erdoğan ve Mazlum Abdi anlaştı, sırada Öcalan var
2025-12-07Barzani Karargahı’ndan Bahçeli’ye Yanıt: Eski bozkurt hâlâ koyun postunda
2025-12-06‘Sürecin başarısı toplumsal destekle mümkün’
2025-12-06Kürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız?
2025-12-05PSK: Mesud Barzani’nin Şahsına Yapılan Saldırı Kürt Düşmanlığının Dışa Vurumudur
2025-12-01Bayram Bozyel: Gelinen aşamada Kürt yükselişi durdurulamaz
2025-11-25PSK: Kürd kadınları iki kat baskı altında yaşamaktadır
2025-11-25Yeni Çözüm Süreci: Bir Devlet Projesinin Anatomisi