yazarlar makaleler
“Mam Celal ve Kak Mesud Barzani Kürd Olmayabilir Ama Biz Kürdüz...”
6/10/2024

Mesud Tek

aa@aa

Enfalcı, Kürd düşmanı BAAS anlayışını günümüzde devam ettirmek isteyen bir çok Şii ve Sunni Arap milletvekilinin imzalarıyla Irak Parlamento’suna sunulan bir önerge ile, Yezidilerin ayrı bir millet olarak kabul edilmesi isteniyor.

Bu, sadece Yezidileri kürd halkından ayırmaya, ulusal kimliklerinden uzaklaştırmaya yönelik bir adım değil, aynı zamanda Kürdistan Bölgesi’ne yönelik bölgesel planın bir parçasıdır da.

Güney Kürdistan’daki ulusal kazanımlara düşman olan bazı bölgesel güçlerin (ki  bunlara Irak’taki bir kısım siyasi yapılar da dahildir), kazanımları ortadan kaldırmak amacıyla ekonomik kaynaklara ve sivil halka füzelerle saldırdıkları, Irak Yüksek Mahkemesi’ne Kürdistan Bölgesi aleyhine kararlar aldırdıkları, PKK bahanesiyle hava saldırıları düzenledikleri, Güneyin işgaline hız verdikleri, suikastların, yangın çıkartma, sabotaj gibi yıkıcı eylemlerin arttığı bir dönemde atılan bu adımı önemsemek gerekiyor.

Elbette Yezidilerin Kürd olmadıkları savı yeni değil. Sömürgeciler tarafından defalarca dile getirildi, ispatı için nice “bilimsel!” araştırmalar yapıldı; yapılıyor. Iraklı sözkonusu parlamenterler de, sadece “Yezidiler Kürd değildir” sakızını çiğnemiyorlar, aynı zamanda bu sakıza Irak çerçevesinde kanuni bir “meşruiyet” kazandırmak istiyorlar.

Ne yazık ki Yezidi kardeşlerimiz arasında “Biz kürd değil, Yezidiyiz” söylemi giderek taraftar buluyor. Eminim siz de bazı Yezidi tanıdığınızın Kürdçe “Keko, Em ne Kurd ın, “Yezidî ne” dediğine şahit olmuşsunuzdur.

Kürd olmadığını Kürdlerin dili ile, Kürdçe ile söylemenin ironik yanı bir tarafa. Yezidilerin Kürd olmadığı savının taraftar bulmasını sadece sömürgecilerin oyunu ve bir avuç insanın bu oyuna alet olması olarak görmek, işi hafife almak olur. Konu tarihsel, siyasal, sosyal ve dini boyutlarıyla ele alınmalı, bir kısım Yezidi’yi bu söyleme iten nedenler açığa çıkartılmalıdır.

Kanımca işe Kürd tarihinde, Kürd mirlerinin yaptıklarını, ağa şeyh ve öteki din adamları eliyle Yezidilere yönelik katliamları itiraf etmekle başlanmalı. Başta Türk devleti olmak üzere sömürgecilere, gerçekleştirdiği katliamlarla yüzleşme çağrısı yapan bizler, tarihimizde kara bir leke olarak yer alan olaylarla, örneğin Revanduz Beyi Mir Mehemmed Paşa’nın (Paşayê köre) Mela Xatî’nin fetvasına uyarak gerçekleştirdiği onbince Yezidi kadın, çocuk ve yaşlının hunharca katledilmesiyle, 15 bin Yezidi kadının Musul pazarında cariye olarak satılması ve benzeri suçlarla yüzleşmeliyiz.

Iraklı parlamenterlerin sözkonusu Kürd karşıtı girişimine karşı Güney ve Batı Kürdistan’daki Yezidi kurumları, önde gelen kişiler ve kanat önderleri gerekli tepkiyi gösterdiler. Bunun yanısıra Kürdistan bölge hükümeti başta olmak üzere, Güney’deki siyası yapıların da yapması gerekenler var. Bunların başında da idari organlarda, güvenlik güçleri ve siyasi partilerin yönetiminde Yezidilere daha fazla yer vermek, değim yerindeyse “pozitif ayrımcılık” ilkesini uygulamak, Yezidilerin evlerine dönmelerini öngören Şengal Anlaşması’nın hayata geçirilmesi için daha fazla çaba sarfetmek geliyor.

Iraklı Parlamenterlerin önergeleriyle tekrar gündeme gelen Yezidiler Kürd mü değil mi tartışması bana Dihok’daki Laleş Kültür Evi’nin kurucularından ve uzun yıllar yöneticierinden biri olan değerli dostum, yurtsever araştırmacı, don değiştirip aramızdan ayrılan Pir Hıdır Süleyman’ın anlatıklarını hatırlattı.

2003-2005 yılları arasında yeni Irak anayasasının hazırlanmasında Kürd delegasyonu içinde yer aldığını söyleyen Pir Hıdır yaşadığı bir olayı şöyle anlattı.

Mam Celal ve Kak Mesud Barzani’nin de hazır bulunduğu bir heyetlerarası görüşmede verilen arada, kuliste Mam Celal ve Kak Mesud Şii delegasyonu yöneticileriyle konuşuyorlardı. Şiilerin Yezidileri Halife Ali’yi öldüren Yezid’in soyundan gelen Araplar oldukları söylemlerine karşı çıkıyor ve Yezidilerin Arap değil Kürd olduklarını dile getiriyorlardı.

Mam Celal “heyetimizde bir Yezidi var çağırıp ona soralım dedi” ve beni yanlarına çağırdı. Gittiğimde bana Yezidilerin kökenini, Kürd olup olmadıklarını sordular. Ben de onlara, “Müslümanlar arasındaki evlilikler nedeniyle Kak Mesud ve Mam Celal’ın Kürd olmamaları ihtimal dahilindedir, ama biz Yezidiler yüzde yüz Kürdüz” dedim.

Bu “yüzde yüz” Kürdlere dair “Yezidi Kurdê  resen in” (Asıl Kürd Yezidilerdir) söylemini bir kenara bırakarak, onları rebenler haline getiren durumu değiştirmek için birlikte çaba sarfetmek, kürd siyasi hareketinin başlıca görevlerinden biri olmalıdır.

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar