Türkçe | Kurdî    yazarlar
Çözüm sürecinin önündeki Suriye engeli aşılabilecek mi?

2025-12-24

Ruşen Çakır

Ruşen Çakır’ın konuğu Rawest Araştırma Direktörü Roj Girasun, çözüm sürecinin neden Suriye’ye takıldığını ve bu engelin aşılıp aşılamayacağını değerlendirdi. Öte yandan Girasun, Leyla Zana’ya yönelik tribün provokasyonlarını, Suriye’de tıkanan süreci, SDG-Şam-Ankara hattındaki gerilimleri ve istikrar arayışını ele aldı.

Rawest Araştırma Direktörü Roj Girasun, çözüm sürecinin başından beri Suriye’deki meselelerden bağımsız olmadığını söyledi. Sürecin geldiği noktada yeniden burada kilitlenmiş olduğunu, ancak bunun kaçınılmaz bir durum olduğunu belirten Girasun, “Suriye meselesi zaten bu sürecin en kritik noktasıydı. En başından beri bu sürecin bir demokratik dönüşüm iradesinden çok, dış dinamiklerin zorlanmasıyla ortaya çıktığını konuştuk. Bugün sürecin başlama nedeni ile yüzleşiyoruz” dedi.

Roj Girasun, yeni bir büyük çatışma ihtimaline temkinli yaklaştığını belirterek, hiçbir aktörün böyle bir maliyeti göze alamayacağını söyledi:

“Suriye’de kimsenin ideal bir çözümü olmayacak. Maksimalist talepler yeni bir çatışma yaratır. Ama kimsenin masayı devirecek gücü ve isteği yok. Ne Şam’ın, ne Türkiye’nin, ne de Suriye Kürtlerinin. Herkes için en rasyonel yol asgari bir müşterekte buluşmak.”

 “Türkiye Rojava’yı hâlâ tehdit görüyor”

Ankara’nın Suriye Kürtlerine bakışında zihinsel bir dönüşüm yaşanmadığını, bunun da süreci zorlaştırdığını söyleyen Girasun, Türkiye’nin hâlâ Rojava’yı askerî bir tehdit gibi algıladığını vurguladı:

“Türkiye hâlâ Suriye Kürtlerini bir askerî üs kuracak, tehdit yaratacak bir yapı gibi görüyor. Fakat burası Türkiye’nin kültürel, ekonomik ve toplumsal olarak doğal uzantısı gibi de okunabilir. Halep’e kadar uzanan hat neredeyse Türkiye’nin organik parçası.”

Bu bakış açısının değişmesi hâlinde Ankara’nın Şam karşısında elinin güçleneceğini savunan Girasun, “Türkiye, Kürtleri karşısına almak yerine yanına alabilse, Şam yönetimini Kürtler üzerinden dengeleyebileceği bir pozisyon yakalayabilir ama şu an Şam cepte sanılıyor. Kürtlerin etkisi kırılmaya çalışılıyor” diye konuştu.

Lümpen milliyetçilik

Leyla Zana’ya yönelik tribünlerdeki küfürlü tezahüratlara değinen Roj Girasun, bu olayın kendiliğinden bir tepki olmadığını, aksine provokatif bir arka planı olduğunu vurguladı. Leyla Zana’nın bugünkü çözüm sürecinin merkezinde yer alan bir aktör olmadığına dikkat çeken Girasun, yaşananların lümpen milliyetçiliğin bir yansıması olduğunu söyledi:

“Leyla Zana bugün çözüm sürecinin vitrininde olan bir isim değil. Uzun süredir kendi isteğiyle inzivada, siyasetin ön saflarında olmayı arzulamayan bir figür. Tribünlerde küfür edenlerin büyük bölümü Leyla Zana’yı yolda görse tanımaz bile. O yüzden bu küfürlerin organik değil, organize ve provokatif olduğunu düşünüyorum.”

Medyascope

ORTADOĞU