Türkçe | Kurdî    yazarlar
Çocuklar işyerlerinde ölüyor

2025-12-08

 ‘MESEM’ler eğitim değil sömürü alanı’

İHD’nin Çocuk Komisyonu’ndan Övgü Temizkan, MESEM modelinin çocukları ağır sömürü, şiddet ve ölüm riskiyle karşı karşıya bıraktığını belirterek, “MESEM’lerin kaldırılması, çocuk işçiliğiyle mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürülmesi lazım” dedi.

Türkiye’de çocuklara yönelik sistematik hak ihlalleri devam ederken, Şanlıurfa’daki bir marangoz atölyesinde MEB stajyeri olarak çalıştırılan 15 yaşındaki Muhammet Kendirici’nin işkence sonucu yaşamını yitirmesi, çocuk işçilerin yaşadıklarını yeniden gündeme getirdi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Çocuk Komisyonu üyesi Övgü Temizkan, çocuk işçiliği ve MESEM uygulamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Temizkan, çocuğun yaşam hakkını korumanın devletin temel yükümlülüğü olduğunu hatırlatarak, yalnızca 2024 yılında en az 777 çocuğun, 2025’in ilk beş ayında ise en az 365 çocuğun önlenebilir nedenlerle hayatını kaybettiğini söyledi.

Uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’ya rağmen çocukların bedensel ve zihinsel gelişimlerini engelleyecek işlerde çalıştırıldığını vurgulayan Temizkan, şunları ifade etti:

“2024 yılında 71, 2025 yılının sadece Kasım ayının ilk 16 gününde 9 olmak üzere bugüne kadar 80 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Eğitim kurumlarında eğitim alması gereken çocuklar, fabrikalarda, atölyelerde ve inşaatlarda iş gücü olarak kullanılmak suretiyle bir ekonomik sömürüye maruz bırakılıyorlar. Bu sömürünün yasal kılıfı da eğitim modeli adı altında MESEM’ler oluyor. Çocuklar, MESEM’lerle üretim zincirinin bir halkası haline geliyor. Çok düşük ücretlerle çalıştırılarak sömürü çarklarına dahil ediliyorlar.”

‘MESEM’ler eğitim yeri değil’

MESEM’lerin ne eğitimsel bir niteliği ne de güvenli bir yönü olduğunu belirten Temizkan, bu modelin çocukları her türlü risk ve tehdit altında bıraktığını söyledi:

“İşyerlerindeki bu sözleşme kuralının eğitim kriterlerine uymadığı, çocukların ağır iş yükü altında ezildikleri ve çoğunlukla meslekleriyle ilgisi olmayan işleri yapmaya zorlandıklarını biliyoruz. Çırak çocuklar sıklıkla gece çalışması, fazla mesai gibi kayıt dışı uygulamalara maruz kalıyor. Çoğunlukla sağlık ve güvenlik açısından da tehlikeli işyerlerinde çalıştırılıyorlar, iş kazalarına maruz kalıyorlar ama bunlar çoğunlukla kayıt altına alınmıyorlar. Tekrar vurgu yapmak gerekir; MESEM’ler eğitim yerleri değil çocukların doğrudan çalıştırıldığı, çalıştırılmasının önünü açan dolayısıyla işçi sağlığı bakımında büyük riskler taşıyan yerler.”

‘Yoksulluk yapısal bir sorun, cezasızlık sürüyor’

Türkiye’nin çocuk yoksulluğu en yüksek ikinci ülke olduğunu hatırlatan Temizkan, yoksulluğun çocukları işçiliğe iten temel nedenlerden biri olduğunu belirtti. Çocukların çalıştırılırken yaşamını yitirdiği vakalarda cezasızlık politikasının sürdüğünü vurgulayan Temizkan, bu şiddetin ancak bütüncül bir yaklaşımla önlenebileceğini ifade etti:

“Daha köklü bir dönüşüm ve doğru politikalarla mümkün olacak bir şey. Sistemin kendisinin değişmesi lazım. Eğitim ortamını işyeriyle değiştiren, sınıfsal eşitsizliği derinleştiren ve çocukları ihmal, istismar riskini açık hale getiren MESEM’lerin kaldırılması, çocuk işçiliğiyle mücadelenin çok kararlı bir şekilde sürdürülmesi lazım. Eğitim politikalarında çocuğun üstün yararı, gelişim potansiyeli esas alınmalı. Çocuğu eğitim dışına çıkaran tüm bireysel, toplumsal ekonomik sorunlarının ortadan kaldırılması gerekiyor.”

İlketv

YAŞAM