

2025-11-14
Soruşturma sonrası ortaya çıkan iddianameyle işin ikinci perdesi açılıyor; siyasi iktidarın yargı üzerinden siyasi alanı boğma, muhalefeti ortadan kaldırma girişimleri görülmemiş bir seviyeye ulaşıyor.
402 sanıklı, 105 tutuklu, 3700 sayfalık İstanbul Büyükşehir Belediyesi iddianamesi basına sızdı.
İddianame, Ekrem İmamoğlu merkezli kurulmuş. İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığından itibaren sistematik bir düzen kurduğu, iş adamlarından çeşitli biçimlerde para topladığı, rüşvet alıp rüşvet verdiği, bu yolla büyük bir para havuzu oluşturduğu iddia ediliyor. Bu çerçevede 142 aynı suç eyleminde bulunulduğu, kamuya 160 milyar TL ve 24 milyon dolar zarar verildiği öne sürülüyor.
İddianame, bu havuz oluşturma ve havuzun işleme faaliyetine “sistem” adı veriyor. Sistemin amacının kişisel zenginleşme ve siyasi güç devşirme olduğu belirtiliyor.
Bu sistem üzerinden veya sayesinden üç “siyasi iş” yapıldığı söyleniyor:
İmamoğlu’nun İstanbul Belediye Başkanı seçilmesinin finanse edilmesi ve sağlanması,
İmamoğlu ve ekibinin bu havuzu kullanarak CHP’yi ele geçirmesi; diğer bir ifadeyle Kılıçdaroğlu’nu tasfiye eden, yerine Özel’i getiren kişinin kullandığı gayrimeşru imkânlarla İmamoğlu olması,
İmamoğlu’nun bu çerçevede Cumhurbaşkanı adayı olmasının sağlanması.
Bir yanıyla iddianame bu. İtirafçı ifadeleri ve çeşitli delillerle dolu binlerce sayfalık eki bulunuyor.
İmamoğlu ve CHP’nin bu iddiaların dayanaksız olduğu ve kurgulandığı yönünde açıklamaları var. İktidarın hedefinin İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığının engellenmesi, CHP yerel yönetimlerine suç ve yolsuzluk gömleği giydirilmesi olduğu belirtiliyor.
Ben de bu kanaatteyim.
Yargı sürecinde gerçekler ortaya çıkar denebilir; ama mevcut koşullarda bu sürecin de şeffaf ve hakkaniyetli olacağına güvenmek mümkün değil.
Bu kanaati ve güvensizliği pekiştiren diğer bir husus, iddianamenin bir kapısının İmamoğlu’dan hareketle CHP’ye açılması, doğrudan CHP’nin hedeflenmesidir.
Nitekim iddianame,
CHP yönetiminin de suç yoluyla elde edilen gelirleri kullandığını ve bütün faaliyetlerden haberdar olduğunu söylüyor. Rüşvet paralarıyla alınmış CHP İstanbul İl binasına el konulmasını talep ediyor.
İddianame, Anayasa’daki parti kapatma maddelerine atıfta bulunarak CHP yönetiminin haberdar olduğunu iddia ettiği bu faaliyetleri “ihbar” yazısıyla Yargıtay Başsavcılığına da bildiriyor. Özetle “kapatma davası aç” diyor.
İddianamedeki şu ifadeler çok açık:
“Soruşturma dosyamız kapsamında yapılan tespitler ışığında, Cumhuriyet Halk Partisinin ülke genelinde ve yerelde gerçekleşen seçimlerin güvenilirliğine ve seçmenin iradesini etkilemeye, demokratik düzeni etkilemeye yönelik, sistematik ve süreklilik arz edecek şekilde müdahalede bulunduğu anlaşılmakla, Cumhuriyet Halk Partisi hakkında Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleri ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101. ve devamı maddeleri uyarınca gereğinin takdir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığımızca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulmuştur…”
Soruşturma sonrası ortaya çıkan iddianameyle işin ikinci perdesi açılıyor; siyasi iktidarın yargı üzerinden siyasi alanı boğma, muhalefeti ortadan kaldırma girişimleri görülmemiş bir seviyeye ulaşıyor.
Serbestiyet
2025-11-11İbrahim Kiras: Düşmanımız kimdir bizim?
2025-11-11Umur Talu: Haklısınız, “işçi sınıfı” ölüyor!
2025-11-08Umur Talu: Sınıf mücadelesi öldü mi, işçi sınıfı kaldı mu!
2025-11-07Mesut Yeğen: Ortadoğu 2.0’a Hazır mıyız?
2025-11-06Çetin Çeko: ‘Türkiye'nin Hayrı İçin Dokuz Yıldır Cezaevinde Tutulan Demirtaş
2025-11-01Gökhan Bacık: Kürt siyasetinin eleştirisi
2025-10-31Selahattin Demirtaş: Sürecin muhasebesi
2025-10-29Yusuf Ziya Cömert: Rüşvet parasıyla cami yapılır mı?
2025-10-28Yetvart Danzikyan: PKK hükümete ‘top sende’ diyor
2025-10-28Murat Sevinç: Yoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu?
2025-10-28Yıldıray Oğur: PKK neden Schrödinger’in kedisine benzedi?
2025-10-28Vahap Coşkun: Menzile doğru bir adım daha
2025-10-26Yetvart Danzikyan: Kıbrıslılar dertlenmesin
2025-10-28Berrin Sönmez: 11.Yargı Paketi: Rejim bulanık suda balık avlar
2025-10-08Sedat Ulugana: Barutun yanında bıyık yağı ve puro
2025-10-08Yıldıray Oğur: Çözüm sürecinde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor
2025-10-07Ayşe Hür: İrade
2025-09-30Yıldıray Oğur: Komisyon’da bir gün
2025-09-23Özge Mumcu: Kara kutu, sabun ve tuğla
2025-09-23Yıldıray Oğur: Şara, SDG’yi Türkiye ile tehdit etti mi?